Bu Hikayeyi Bana bir büyüğüm anlatmıştı, çok sürükleyici ilginç bir hikaye, bende sizlerle paylaşmak istedim..
Bir Çobanın Hikayesi
Uzak bir memlekette bir çoban vardır. Çobanlık yaparak geçimini sağlamaktadır. Bu çobanın 11 tane çocuğu vardır. Bir gün yine çobanlık yaparken, düşünür ve çobanlık yaparak bu aileyi geçindiremeyeceğini düşünür ve kendisine yeni bir meslek armaya karar verir.
Eve geldiğinde ilk iş olarak bu düşüncesini eşine anlatır. Eşi ona tepkili olarak -sen çobanlıktan başka bi iş yapmazsın, sen manyakmısın der.- Ama adam kafasına koymuştur. Yeni bir meslek öğrenecektir. Ve çantasını hazırlar yola koyulur. Epey gittikten sonra bir vadide bir çam ağacının altında dinlenmek ister. Ağacın dibine yatar ve tam uykuya dalacakken ayak uçlarında bir gölge belirir. Hemen kendini toparlayarak doğrulur. Bir bakarki karşısında ihtiyar bir amca ona bakmaktadır. Selamlaşırlar. Ve amca ona sormaya başlar
- sen buralı değilsin yabancısın, nerden gelip nereye gidersin. Der
adam yaşlı amcaya durumunu anlatır. Ve yeni bir melsek edinmek için yola çıktığını söyler..
amca ise ona anladığı bir iş olup olmadığını sorar. Adam amcaya ben çobanlıktan anlarım başkada bir şeyden anlamam der. Bunu duyan amca gülerek. -be evladım. Hiçbirşeyden anlamadan yola çıkmışsın seni kim işe alır der.- Adam -Allah bir yol gösterir- diyince yaşlı amca cebinden bir yüzük çıkartır ve adama uzatır.
- Evladım bu yüzüğü al. Gittiğin heryerde kendini hekim olarak tanıt. Bu yüzüğü parmağına takınca ben yanına geleceğim ve sana yardım edeceğim der.
Bunu duyan çoban kahkahalar atmaya başlar -Amca sende hiç kafa yok valla sen bunamışsın, hiç böyle şey olurmu der- amca yüzüğü çobana verir. Yüzük çok parlaktır. Ve çoban hayatı boyunca böyle bir şey görmemiştir. Çoban yüzüğü incelemekten vazgeçip başını doğrulttuğunda yaşlı amca kaybolmuştur. Sağına soluna bakar kimsecikler yoktur. Çoban şaşkınlık içersindedir. Aklınada bir kurt düşmüştür. Acaba yaşlı amca doğrumu söylüyordu. Bunu test etmenin yolu vardı. Aceleyle yüzüğü parmağına taktı. Yaşlı amca tam karşısında duruyordu. Yüzüğü çıkardı. Amca kayboldu. Yüzüğü taktı amca geldi böyle tak çıkar yaparken amca sert bir bağırışla -Oynama lan bozacan cihazı- dedi. Çoban korkuyla hemen yüzüğü çıkardı ve cebine koydu.
Çoban sevinçli bir halde yola koyulur, bir yandan da şükreder. Uzunca bir zaman yürüdükten sonra bir handa dinlemeye karar verir. Ve hancıdan bir çorba ister. Tam o esnada küçük bir çocuk çığlıklar atarak gelir. -Yetişin Hekim yokmu? Babam ölüyor Allah rızası için hekim!!!- diye bağırır. Hiç kimsede ses yoktur. Biraz sonra çobanın kafasına dank eder. -Ulan ben hekimdim ya der.- Ve hemen atılır. Ben hekimim der. Etraftakiler dönerler çobana bakarlar, alay edici bir gözle -Ulan üstüne başına bak senden hekim olurmu derler-. Ama çaresiz başka hekim olmadığı için çobanı alırlar hastanın yanına götürürler. Çoban herkesin dışarı çıkmasını hasta ile baş başa kalması gerektiği söyler. Ve herkes dışarı çıkar, yatakta ihtiyar bir amca vardır. Ahı gitmiş vahı kalmıştır. Adam son nefesini vermek üzeredir. Çoban çaresiz ce yüzüğü parmağına takar ve gizemli ihtiyar yanına gelir,
- Hadi bakalım amca bana yardım et. Ne yapmam lazım der.
- Evladım. Hiçbirşey yapma şurada 10 dk. Otur bu adam ayağa kalkacak der.
Çoban küçümseyici bir gülüşle, yav amca sende hiç kafa yok valla. Adam sonb nefesini vermek üzere bu adam hiç ayağa kalkarmı der..
Yaşlı amca sen dediğimi yap kalkar der.
Çoban çaresizce beklemeye başlar, 10 dk. Sonra hasta yakınları içeri girerler, ve gözlerine inanamazlar, çünkü biraz önce yatak döşek ölmeyi bekleyen adam ayağa kalkmış şınav çekmektedir. Bu inanılmaz olay memlekette ağızdan ağza dolaşır ve çobanın ünü yayılmaya başlar, çoban kendisine bir muaynehane açar, ve çok para kazanmaya başlar, bu işleri yaparken az buçuk hekimliğide öğrenir. Aradan uzun yıllar geçer çobanın namı tüm yurdu sarar. Herkes ona gitmek için sıraya girer. Bir gün bir baba çocuğunun dişini çektirmek üzere çobanın muaynehanesine gelir. Çoban tam dişi çekecekken. -Ulan diş çekmeyi biliyom ama yinede bi danışalım ne olur ne olmaz der- öbür odada yüzüğü takar. Yaşlı amca çobana -Evladım bu çocuğun dişini boşuna ç.ekme 2 dk. Sonra ölecek der.- Çoban yav amca nasıl olur. Çocuk cıvıl cıvıl, bu çocuk ölürmü hiç der. -Evladım sen dediğimi dinle- diyince çaresizce çoban çocuğun babasının yanına gelir ve -Ben bu çocuğun dişini çekmem- der. Adam niye diye sorunca, çoban -Bu çocuk az sonra ölecek- der. Çocuğun babası hiddetlenir. -Ulan seni iyi hekim diye geldik, sen kahinmisin ölecek diyon seni hekim yapanın --.- Diye tartışma devam ederken çocuk pat düşer ve ölür-
Çobanın namı tüm ülkeyi sarmıştır. Artık çoban çok zengin olmuştur. Ailesinide yanına almıştır. Bir gün evinde otururken yüzüğü parmağına takar, ve amca yanında belirir, Amca harekteli bir şekilde -Gene kim ölmek üzere- der. Çoban gülümseyerek -Amca ölen falan yok seni konuşmak için çağırdım- der, Amca -Hayırdır söyle bakalım.- Çoban amcaya bakarak -Amca sağol bu yüzük sayesinde çok para kazandım. Artık hiçbir ihtiyacım yok. Ailemide geçindiriyorum. Sen bu yüzüğü al başka bir fakire ver oda nasiplensin der.- Yaşlı amca çobana gülümseyerek -Eminmisin- der çoban eminim deyince yaşlı amca yüzüğü alır tam gidecekken. Çoban -Amca senden bir ricam daha var- der ihtiyar, -Söyle- der, çoban -Ben ölmeden bi kaç gün önce bana haber verirmisin der-. Amca olur der ve kaybolur. Aradan epey zaman geçmiştir. Bir gün çobanın kapısı çalar, çoban kapıyı açar ve bakarki ihtiytar amca,
Çoban şefkatle -Oooo amca senmiydin gel içeri otur yorgunsundur.- Falan gibisinden sözler söyler. Ama amcada hiç ses yoktur. Çoban geç içeri amca bir çay içelim der. Amcada hala ses yoktur. Ve sert bakışları vardır. Çoban -Amca bi zarar mı var hiç gülmüyon- diye sorunca yaşlı amca -Canını almaya geldim der- Çoban gülerek olurmu amca ya. Geç içeri bi çay içelim sonra alırsın der. -Olmaaazz--
- Hani Bana haber verecektin noldu?
- Haber verdim almadınmı geçen gün komşun öldü, o haberdi sana
- Yav amca yapma böyle bari 1 hafta müsaade et
- Olmaazz
- 1 gün müsaade et ?
- Olmaazz
- 1 saat ?
- Olmaazz
- Yav bari bi müsaade et dışarıda hanımla helalleşeyim
- Olmaazz
- Yav bunca yıl beraber çalıştık hiçmi hatırımız yok bari bir ihlas süresini okuyayım-
- Böyle bir şey olmaz ama sana bu seferlik torpil geçeyim nede olsa o kadar yıl beraber çalıştık. Hadi oku bakalım.
Çoban duayı okumaya başlar son ayete gelince durur.
-Sen bana sözverdin ihlas suresini bitirmeden canımı almayacaksın der.- Yaşlı amca (Azrail) Kapıdan kaybolur. Çoban Azrail den kurtulmanın sevinciyle köşesine kurulur. Ama içinde bir kurt -Ulan bu ihtiyara belli olmaz. Sözünden cayar geri dönerse, hemen bi camiye gidip namaz kılayım- der. Ve apar topar camiye gider. Camide namaza başlanır. İmam sure okurken ihlas suresini okumaktadır. Ve son ayete gelince takılmaktadır. Tekrar baştan alır yok.. bir türlü devamı gelmiyor. Çoban içinden “Ulan o kadar kişi var biri tamamlamadı şunu der.- Bir daha tekrar edince çoban son ayeti tamamlar. Ve cansız bedeni yere yığılır-
Namazı Kıldıran Yaşlı amcadır (Azrail)
THE END
Bu hikayeden ne anladınız bilmiyorum. Ben Herkesin Bir Gün Öleceğini anladım-
Hikayeyi Kaleme Alan : Kerim YILMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder