31 Mart 2012 Cumartesi

Neden Başörtüsü Takılır?


Ülkemizde neden başın örtülü , neden türbanlısın  gibi sorular yerine yada başörtülü baörtüsüz diye ikiye bölmek yerine ''Başörtüsü neden takılır?'' sorusunu sordurup cevabını vermeliyiz.Dinimiz İslam , başörtüsü konusunu gayet güzel bir şekilde açıklamış , neden başörtüsü takmak gerektiğini vurgulamış ve hatta Müslüman kadınlara emredip farz kılmıştır. Allah herşeyin en iyisini bilir demiyor muyuz Esma-ül Hüsna'da.. o halde Allah başörtmeyi emretmişse bir bildiği vardır. Koşulsuz şartsız başörtmek gerekir , bir din emri , bir farz olduğu için gereklidir ancak son 60 yıldır ülkemiz üzerinde oynanan oyunların bir parçası olan dinimiz de yara almaya başlamıştır. İnsanları benliğinden uzaklaştıp , imanı zayıf , tevazudan uzak , müslümanca yaşamayı reddetmiş insanlar oluşturuyorlar.

Erkeğin üzerine farz olan şeylerden biriside ailesinin ilmihal bilgilerini tam olarak öğrenmesini sağlayıp , müslmanca bir hayat sürmesi için gerekli imkanları oluşturmaktır. Aile bireylerini günahlara karşı uyaracak , onları günahlardan sakındıracak ve huzur için müslümanca bir hayat önerecektir.

Neden başörtüsü takılır sorusunun cevabını ilk önce Alemlerin Rabbi olan Allah(c.c) Kur'an-ı Kerim'den bize versin.

Aynı zamanda birazdan okuyacağınız ayeti kerimeler ''Kur'anda başörtüsü yok'' diyenlere de gelsin.

''Mü'min kadınlara da söyle: "Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar. Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz." Nur Suresi 31. Ayet-i Kerime...

Yukarıdaki ayeti-i kerimede başörtüsünün emredilmesini bırakın ''Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar.'' diyerek nasıl örtülmesi gerektiği bile açıklanıyor. Kimlere başımızı açarsak günah olmaz bunu da açıklayan Rabbimiz , ''Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. '' ayeti ile de '' ben burdayım diye , ben bir kadınım , ahenkle yürürüm'' gibi anlamlar içeren topuklu ayakkabının tehlikesini bizlere bildiriyor.

Bazıları şunu söyler '' Ben başörtü takmıyorum ama benim kalbim temiz , benim kalbim türbanlı'' derler. Bunun cevabını bakınız Allah azze ve celle nasıl veriyor. '' Dediler ki: "Bizim kalplerimiz örtülüdür." Hayır; Allah, inkârlarından dolayı onları lanetlemiştir. Bundan dolayı pek azı iman eder.'' Bakara Suresi 88. Ayet-i Kerime...

Böyle diyenler lanetlenmiştir diyor Kainatın Sahibi...

Ahzap Suresi 59.Ayette ise "Ey Peygamber, hanımlarına, kızlarına ve mü'minlerin hanımlarına söyle! Baş ve boyunlarını örtmek için cilbablarını (dış örtü) üzerlerine alsınlar." diye emrolunur.

Tesettürün kuralı kaidesi nedir diye sorulursa ;

1. Elbisenin vücudu gösterecek tarzda ince,
2. Nazar-ı dikkati çekecek kadar süslü ve renkli,
3. Vücudun hatlarını gösterecek şekilde dar olmaması gerekir.

şeklinde 3 madde de sayabiliriz. Bu maddelere itina gösterildiği takdirde tesettür gerçekleşmiş olur.

Günümüzde başörtülü olupta , makyaj yapan , başörtülü olupta kotpantolon giyen , başörtülü olupta ince giyinenler fazlasıyla mevcuttur.

Tesettür'ün, başörtüsünün amacı başka bir erkeğin dikkatini celbetmemektir. Başka bir erkeği dikkatini çeken süslü , ince , dar elbiseler ve yine başka bir erkeğin dikkatini çekecen , sesli ve sivri topuklu ayakkabılar caiz değildir.

Tesetttürü mecburiyet olarak düşünmek yerine , bir korunma , bir iffet , bir karakter olarak algılamak daha iyi anlamamızı sağlar.

Tam manaasıyla tesettürü kavramış ve dinimize uygun bir şekilde örtünmüş kadına hiç bir erkek dönüp bakmaz , baksa da cinsi duygularını depreştiren hiç bir olgu gerçekleşmez ancak açık ve dikkat çekici bir şekilde giyinmiş bir kadına dönüp tekrar tekrar bakma ihtiyacı duyar erkekler. Kendini harama bakmaktan sakınan erkekler müstesnadır.

Günümüzün medeniyet yapısı bahane edilerek başörtüsünü zorunlu olmaktan çıkaranlar bilmelidir ki Allah'ın ayetlerini de zorunluluktan çıkarmaktadırlar.

Örtünmenin , tesettürün bir zorunluluk olmasından çok , Allah'ın bir emri ve haramdan sakınmak olduğu hususunu idrak etmek daha mantıklı insanların işidir.

Bu konuyu daha iyi anlayabilmemiz için bir kaç örnek vermemizde fayda vardır.

Çocuklar için marketlerde satılan lolipopları bilirsiniz. Çubuklu şekerde diyenler vardır. Bunlardan iki tanesini alsak birinin ambalajını/jelatini çıkarıp , diğerini de olduğu gibi ambalajlı bir yere koysak , bir süre sonra gelip incelesek , ambalajsız olanın üzerine sineklerin üşüştüğünü diğerinin ise üzerinde hiç bir şey olmadığını görürsünüz. İşte tesettür böyledir. Sizi pislikten , kötülükten korur.


Günümüzde herşeyin aslını bozmaya çalıştıkları gibi başörtüsünü de , örtünmeyi de bozmaya çalışıyorlar. Modern müslüman sözü ile bir çok kişinin kandırıldığı gün gibi aşikardır. Modernizmden anlaşılan , bedeni açmak , saçları açmak , göze hitap etmek , içki içmek gibi  haramlar ve günahlar değildir. Dinini yaşayan bir müslüman kadın ve erkek de modern olabilir. Modernlik çağın şartlarına ayak uydurmak değildir. Modern olmak çağın kolaylıklarını hayatımıza , dinimizin müsade ettiği ölçülerde almaktır.

Televizyon izlemek günah değildir ancak ibadetlerini engelliyorsa , seni namazdan alı koyuyorsa o televizyon sana haramdır.

Tesettürü çıkarıp atmak yada İslam'a uygun olmayan şekilde uygulamakla modernlik olmaz. 1 milyonluk elbise ile islama uygun bir tesettür anlaşıyını uygulayabiliyorsan miktarı önemli değildir. 1 milyon dolarlık elbisede islama uygun şekilde örtünmeni sağlıyorsa bununda miktarı önemli değildir. 

Başörtülü kadınlarımıza gerici zihniyeti ile bakanların sayısı az da değildir. Şu an dünyanın en ünlü insanları arasında dinimize uygun bir şekilde yaşayan ve islama göre örtünen insanlar vardır.


Umeys’in kızı Esma’dan nakledildi. Dediki:

Resulüllah (s.a.v) bir gün Hz. Aişe (r.anha)’nın evine girdi. Kızkardeşi Esma yanında idi. Üzerinde vücudunun hertarafını örten ve yenleri geniş bir elbise vardı. Resulüllah (s.a.v) onu görünce kalkıp dışarı çıktı. Hz. Aişe (r.anha) kızkardeşine “buradan uzaklaş Resulüllah (s.a.v) sende hoşlanmadığı bir şey gördü” dedi. Hz. Esma uzaklaştı arkasından Resulüllah (s.a.v) içeriye girdi.Hz. Aişe (r.anha) niçin kalkıp gittiğini sordu. Resulüllah (s.a.v) de elbisesinin yenini sadece parmakları görünecek şekilde ellerinin üzerine çekerek şöyle cevap verdi:

“Kızkardeşini görmedin mi? Müslüman bir kadın şurasından başkasını gösteremez." (Mecmeu’zzevâid nr:4168)

Bu hadis-i şerif’ten Hz. Esma’nın giydiği elbisenin bedenini örttüğünü, fakat kollarında açıklık olduğunu bunun üzerine Resulüllah (s.a.v) bu kıyafetinden hoşlanmadığını, ellerinin üstünün parmaklara kadarda örtünmesi gerektiğini islam alimleri anlamışlardır ve de böyle ifade etmişlerdir.

Hz. Âişe'den rivâyete göre, bir gün Hz. Ebû Bekir'in kızı Esmâ ince bir elbise ile Allah Resulunun huzuruna girmişti. Resulullah (s.a.s) ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu:

"Ey Esma! Şüphesiz kadın erginlik çağına ulaşınca, onun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi uygun değildir." Hz. Peygamber bunu söylerken yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti." (Ebu Davûd, Libâs, 31). "Allah Teâlâ ergin kadının namazını başörtüsüz kabul etmez" (İbn Mâce, Tahâre, 132; Tirmizî, Salât, 160; Ahmed b. Hanbel, IV, 151, 218, 259).


Günümüzde İslam'a uygun olarak giyinmeyen acayip bir şekilde başını örtenlere Allah'ın REsulü Hz.Muhammed(s.a.v) efendimiz bakınız ne buyuruyor.

Ibn-i Abbas (r.anhuma)’dan dediki:

“Resulüllah (s.a.v) kadınlardan erkeklere benzeyenlere, erkeklereden de kadınlara benzeyenlere lanet etti.” (Buhari nr:5751, ebu Davut nr:4098, Ahmet b.Hambel nr:3149, Nesei nr:9161)

“Ümmetimin son dönemlerinde bir takım adamlar olacaktır. Erkekler gibi eğerlerin (bineklerin) üzerine binip cami kapılarına ineceklerdir. Hanımları ise giyinik uryandır, (giyinik çıplaktır), başları üzerinde arık deve hörgücü gibisi vardır. Onalara lanet edin. Zira onlar lanet olunmuşlardır.” (Ahmet b.Hambel - müsned nr.6786, Ibn-i Hibban sahih nr:5655-7347)



 Velhasılı kelam , Müslümanım diyen her kadın İslama uygun bir şekilde örtünmelidir.

Vural Egemen SARIGÖZ
30/03/2012



30 Mart 2012 Cuma

İslami İconlar


Bir blog çalışmam için derlediğim , İslami ikonları paylaşmak istedim. Hadis-i Şerifleri ravileri ile birlikte günlük hayatımızın içindeki sorunlarımıza çözüm olacak bir blog çalışması içindeyiz. Bu çalışma için elde ettiğimiz grafik ve iconlar belki birilerinin daha işine yarar. Hayırlı projelerde kullanılmasını diliyorum.


İconları indirmek için Resimlerin üzerine tıklayınız











































Güvenilir,Ücretsiz,Türkçe Blog Servisleri


İnternet üzerinde blog sahibi olmak kadar kolay olan başka bir şey yoktur. Ücretsiz blog servisi sağlayan bir çok firma mevcuttur. Bu konuda dikkat edilmesi gereken en önemli şey güvenilir olmasıdır. Güvenilirlikten kasıt , üç gün sonra bloğunuzun kapanma tehlikesidir. Bir çok ücretsiz blog hizmeti veren site açıldı , kapandı. O kadar ki arkasında en güvendiğimiz firmalar olmasına rağmen kapanan servisler ile birlikte , binbir emekle yazılmış makalelerin barındığı bloglar yok olup gitmiştir. Herkes masrafsız ama kapanmayacağından , emeklerinin zayi olmayacağından emin olduğu bir servisi kullanmak ister.

İşte bu makale bunun için yazıldı.

Ücretsiz,Türkçe ve güvenilir blog servisilerini tanıtacağım.



Yabancı olup güvenilir blog servisleri de vardır ancak , panelleri ingilizce olduğu için kullanımı zordur. Belki ilerleyen zamanlarda yabancı blog servislerini de tanıtan bir makale yazmak nasip olur.

Akla ilk gelen elbette ki blogspot nam-ı diğer blogger'dır. İnternette 2 milyona yakın aktif blogu barındıran dünyanın ilk ücretsiz blog hizmetidir. Bir dönem illegal lig tv yayınlarından ötürü Türkiye'den erişimi yasaklanan blogger.com , 4 günlük gibi kısa bir süre sonunda tekrar erişime açıldı. Bu zaman zarfında insanlar bloglarına proxy siteleri ile ulaştı ve bloglarına bir zarar gelmedi.

Bu yüzden ücretsiz bir blog servisi için en ideal seçim blogger.com olacaktır ki makaleleriniz güven içinde , yıllar boyu korunur. Google güvencesi ile... İllegal bir içeriğiniz olmadığı sürece blogunuza bir halel gelmiyor.

Blogger.com adresinden kayıt olup ücretsiz bir blog yazmaya başlayabilirsiniz.


Bir diğer güvenilir blog servisi Wordpress.com'dur. Bu blog servisi şu an dünyada en çok kullanılan içerik yönetim sistemi wordpress'in geliştiricileri tarafından sağlanan bir hizmettir. 2003 yılında çıkan wordpress blog içerik yönetimi , şu an dünyada en çok kullanılan blog servislerinden birisidir. Kendi hostinginize de kurup çalıştırabileceğiniz bir yapıdadır. Ücretsiz olarak  siteadi.wordpres.com şeklinde bir bloğunuz olur. Güvenilirdir. 2004 yılından bu yana hizmet veren Ücretsiz Türkçe blog servisidir.

tr.wordpress.com adresinden kayıt olup ücretsiz blog yazmaya başlayabilirsiniz.


Bu iki blog servisinden başka önerebileceğim , Ücretsiz,Türkçe ve güvenilir blog hizmeti sağlayan servis yoktur.

Nacizane tecrübelerim ile size tavsiyem , bu iki servis dışında açtığınız bloglarınıza emek harcamayınız. Zira daha 1 yaşını doldurmadan bloğunuz bilmediğiniz bir sebepten kapanır gider emekleriniz zayi olur.

Vural Egemen Sarıgöz
31/03/2012

Kaos Örümcek Ağı Filmi Afişleri


Düğmeye basıldı! Arap ülkeleri yeniden dizayn ediliyor! Sırada en zor adım var: Yıllardır sabırla planlanan hedefi gerçekleştirip Türkiye'yi kontrol altına almak!

Kaos, başlıyor!

Ortadoğu merkezli bir Dünya İmparatorluğu kurmayı amaçlayan bir örgüt, yıllardır Türkiye içinde yapılanmaktadır. Devletin her kademesine sızıp ülkeyi bir örümcek ağı gibi sarmıştır. Artık son darbeyi vurmanın vakti gelmiş durumda. Örgüt, 48 saat içinde gerçekleşecek çok büyük bir saldırı planlıyor!

Türkiye’yi iç ve dış tehditlerden korumak için kurulmuş sınırlı sayıda devlet adamının bildiği Ulusal Güvenlik Teşkilatı (UGT), örgütün saldırısını engellemek için büyük bir mücadele vermektedir. Örgüt, UGT’ye karşı da tedbirini almış ve önemli ajanları ve analistlerini ortadan kaldırmıştır. Ancak, örgütün hesaba katmadığı bir kişi var: SAT Komandosu Yüzbaşı Mete Öztürk!...

Son derece yetenekli ve gözü kara bir SAT komandosu olan Mete Öztürk, kendini bir anda daha önceden hiç farkında olmadığı büyük bir savaşın içinde bulur. Türkiye’yi tehdit eden örgüte karşı mücadele etmek, saldırıyı gerçekleşmeden önce durdurmak zorundadır! Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun kaderi, artık sadece bir yüzbaşı'ya bağlıdır!

Dünyanın en zengin, en güçlü ve en acımasız adamlarının yönettiği örgüte ve zamana karşı amansız bir mücadele içine giren Mete Öztürk, bir yandan UGT Ajanı Meltem'in desteğiyle büyük bir savaş yürütecek, öte yandan da Türkiye ve dünya hakkında daha önceden hiç bilmediği acımasız gerçeklerle yüzleşecektir.

Hatta, kendi hakkında bile…

Hayatta kalmak onun laneti...

AKSİYON ÇITASI YÜKSELİYOR!

Dada Film, KAOS ÖRÜMCEK AĞI ile Türk sinemasında aksiyon çıtasını yükseklere taşıyor!

Çekimleri İstanbul’da gerçekleşen “Kaos: Örümcek Ağı”, yüksek temposu, nefes kesen aksiyon sahneleri, Türk sinemasında ilk kez kullanılacak görsel efektleri, dövüş kareografileri ve son derece iddialı konusuyla, aksiyon filmi sevenlerin yüzünü güldürmeye hazırlanıyor.

Türkiye’de derin devlet yapılanmalarını, iktidar mücadelelerini ve Ortadoğu’daki halk hareketlerini konu edinen film, cesur komplo teorileriyle de çok konuşulacak.  “Kaos: Örümcek Ağı”, ismini “Türkiye içine bir örümcek ağı gibi yapılanmış ve kaos yaratarak iktidarı ele geçirmeye çalışan gizli bir örgüt”ten alıyor. Türkiye ve dünya gündeminin önemli maddelerine çarpıcı ve cesur göndermeler yapan film, politik aksiyon sevenleri de oldukça heyecanlandıracak.

Başrollerini Gökhan Mumcu, Rojda Demirer ve Cemal Hünal’ın paylaştığı filmin yapımcılığını Banu ve Murat Toktamışoğlu, yönetmenliğini ise Cem Gül üstleniyor. Senaryosunu Tolga Küçük’ün kaleme aldığı filmin aksiyon sahneleri, 50 kişilik özel bir ekip tarafından gerçekleştiriliyor.

Görsel efektleri, çekim teknikleri ve yüksek temposuyla izleyicilere tam bir aksiyon şöleni sunmayı hedefleyen “Kaos: Örümcek Ağı”, 30 Mart 2012’de sinemalarda seyircisiyle buluşacak.















Nafile Namazlar Serisi-1; Teheccüd Namazı


Günde beş vakite sığdırdığımız 40 rekat namazı eda etmek , hepimizin asli görevidir. Bu dünyaya kulluk için gönderildik ve görevimizi yerine getirmemiz gerekiyor. Kul kulluğunu bilip , Rabbini tanıyacak , rahmet ve merhamet sahibi olan Allah(c.c)'u da vaadetiklerini bahşedecektir. ''Namaz müminin miracıdır'' hadis-i şerif'ini kavramış birisi 5 vakit namaz 5 vakit daha ekler , 40 rekatın üzerine 40 rekat daha koyar. Nafile namazlarda böyledir. 5 vakitin haricinde kılınan nafile namazlar insanın içine huzur , namazına ve diğer ibadetlerine değer, ruhuna maneviyat katar.

Nafile namazlar mecbur değildir ancak kılnmasında ayda ve fazilet çoktur. Geçtiğimiz günlerde birinden '' ben kaza borcum varken nafile namaz kılmam'' demişti. Bu konuda ben şöyle düşünüyorum. Kaza borcu olan kişi sünneti de terketmesin , nafile namazlarında... Bir terazi düşünün , terazinin bir kefesine yalnızca farzları , diğer kefesine de farzları , sünnetleri ve nafileleri koyalım. Hangisi ağır basar? Evet , doğru bildiniz , tabiki farzlar , sünnetler ve nafilelerin dolu olduğu kefe ağır basar , o halde farzlarımızı öderken , sünneti ve nafileyi de ihmal etmemeliyiz.
Bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir Hadis-i Şerif'inde Şöyle buyuruyor ; (Kaza namazı borcu olanın nafile namazı kabul olmaz.) [Dürret-ül-fahire, Fütuh-ül-gayb] ancak İslam alimleri bu konu hakkında şöyle mutabık olmuşlardır. Kaza namazı olan, kazayı kılarken, kaza namazına ve bildirilen nafile namazlara da niyet ederse, hem kazasını öder, hem de nafile namazların sevabına kavuşur. (İslam Ahlakı)
Nafile namazla ilgili Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in bir çok hadisi mevcuttur.


Nafile Namazlar hakkında biraz bilgi edinelim;

Teheccüd namazı

Teheccüd, gecenin üçte biri kala, imsak vaktine kadar kılınan nafile bir namazdır. Teheccüd, uykuyu terk etmek manasına gelir. Teheccüd için önce uyuyup, sonra kalkmanın şart olduğunu bildirenler de olmuştur ancak yatsı namazından sonra kılınan her namazın teheccüd yani gece namazı hükmünde olacağını söyleyenlerde vardır.  Gece uyanmak insanın nefsine zor gelir , bu sebepten gece uykudan uyanıp kılınan namazlar gündüz kılınan nafile namazlardan daha faziletlidir. Peygamber Efendimiz bir Hadis-i şerifte (İbadetin efdali zahmetli olanıdır) buyuruştur.


Gece namazı çok faziletlidir. Hadis-i şerif'te buyrulur ki;
(Gece seherde kılınan iki rekât namaz, dünya ve içindekilerden daha kıymetlidir. Eğer meşakkat vermeseydi, gece namazını ümmetime farz kılardım.) [Deylemi]


Gece Namazı/Teheccüd Namazı ile ilgili Diğer Hadis-i Şerifler ise Şöyledir;

(Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece namazıdır.) [Müslim]

(Cennette öyle muazzam köşkler vardır ki, bunlar tatlı dilli olan, selamı yayan, herkese yemek yediren, çok oruç tutan ve gece namazı kılan kimselere verilir.) [İbni Nasr]

(Cemaatle namazlarını kılan kimse, gece namazına kalkmış gibi sevab alır.) [Tirmizî]

(Yatsı veya sabah namazını cemaatle kılan gece namazı kılmış gibi sevaba kavuşur.) [Hatîb]

(Gece namazına devam edin! Bu, sizden önceki salihlerin âdetidir. Gece namazı, Allah’a yakınlaştırıcı, günahlardan uzaklaştırıcı ve onlara kefarettir. Bedene de sağlıktır.) [Hâkim]

(Cebrail aleyhisselam gece namazını o kadar çok tavsiye etti ki, pek az uyuyanların ümmetimin hayırlıları olduğunu anladım.) [Deylemî]

(Ramazanda inanarak ve sevabını umarak gece namazı kılanın günahları affolur.) [Buhârî] (Teravih kılan da gece namazı kılmış olur.)

(Deve veya koyun sağımı kadar da olsa, gece namazı kılmalı. Yatsıdan sonra yatmadan önce kılınan namaz gece namazı sayılır.) [Ebu Nuaym]

(Teheccüd kılma âdeti olup da, uyuya kalana, Allahü teâlâ kılmış gibi sevab verir; uykusu da, kendisi için bir sadaka olur.) [Nesai]

(Selamı yayar, açları doyurur, sıla-i rahimde bulunur, geceleri herkes uyurken namaz kılarsanız, selametle Cennete girersiniz.) [Tirmizi]

(Müminin şerefi gece namazı kılmasındadır.) [Hatîb]

(Gece namaz kılanların yüzü güzel olur.) [Rıyad-un-nasihin]

(Teheccüd, günahları affettiren, salihlerin ameli olup, hastalıklara da şifa verir.) [Tirmizi]

(Kış, müminin baharıdır. Gündüzleri kısadır, oruç tutar; geceleri uzundur, ibadet eder.) [Beyheki]

(Gecenin sonunda uyanamayacağından korkan, gecenin evvelinde vitri eda etsin! Sonra yatsın! Gece sonunda uyanacağını ümit eden, vitri o zaman kılsın! Çünkü gecenin sonundaki kalkmakta rahmet melekleri hazır olur.) [Müslim]

(Gece seher vaktinde ve namazlardan sonra yapılan dua kabul olur.) [Tirmizi]

(Seher vakti Allahü teâlâ buyurur ki:

İstiğfar eden yok mu, onu mağfiret edeyim. İsteyen yok mu, istediğini vereyim, duasını kabul edeyim.) [Müslim]

Kazası olan, gece kaza namazı kılarsa, teheccüd namazı da kılmış olur. Eğer teheccüd namazına da niyet ederse, niyet sevabı da alır. Kazası olmayanın da, kaza namazı kılmasının hiç mahzuru olmaz.



Nakşibendi Tarikatı Menzil Yolu


Nakşibendi tarikatı ve Menzil ile alakalı çok soru alıyorum. Bu sorulara bu konuda bir makale yazarak cevap vermek istedim. Bu konuda herkesin bir fikri vardır. Bu tarikatın içinde olan da olmayan da Nakşibendilik , Menzil ile ilgili fikirlerini söylerler. Ben Nakşibendi Tarikatı'nın Menzil kolu mensubuyum. Bizim tabirimiz ile ben bir sofiyim daha doğrusu olmaya çalışıyorum. Bu makaleyi de Allah(c.c)'nın rızasını kazanmak için yazıyorum. Bu konuda aslı astarı olmayan fikirler türeten , iftiralar atanlara cevap vermek ve bu konu hakkında merak edilenleri cevaplamak istiyorum.

Tarikat nedir'i açıkladıktan sonra Nakşibendiyi ve Menzil yolunu izah edelim.

Tarikat , arapça bir kelimedir. Arapçada Tarik yol demektir. Tarikat ise çoğuldur yani yollar demektir. Kelime manası olarak bu manadadır. Dini bir kavram yada terim olarak ise Fıkıh yolu diye tabir edebiliriz.

Demek ki tarikat kötü bir şey değil , bildiğimiz mana da bildiğimiz yol demekmiş o halde biz buna Allah'a ve Resul'üne ulaşma yolu da diyebiliriz.

Nakşibendi Tarikatı Nedir?

Nakşibendi tarikatının en temel esası ehl-i sünnet üzre olmaktır. Yani Ehl-i Sünnet, kısaca; Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimiz'in sünnetine uyan ve Hz.Muhammed (s.a.v)’i hayatta örnek edinen ve onun sünnetine göre hayatına yön veren demektir.

Herkes ehl-i sünnet olmak ister değil mi ? Kim Kainatın Efendisi Hz.Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimiz gibi bir hayat sürmeyi istemez yada en azından onun gibi yaşamaya çalışmak istemez.

Nakşibendi Tarikatı bu düstur üzerine Peygamber Efendimiz'e bağlı bir yoldur. Daima , her zaman Hakk yolunda olup , hakikatten ayrılmamak günahtan ve pislikten uzak durmak için seçilen yoldur.En büyük değeri Resul-ü Ekrem'in ahlakı ile ahlaklanmaya çalışmaktır.

Tarikat deyince aklınıza gelen , zikirler , ahlar , vahlar , bağırmalar , çağırmalar gelmesin . Zikir iki çeşittir sesli zikir , sessiz zikir... bunları makalemizin ilerleyen bölümlerinde açıklayacağız.

Nakşibendi Tarikatı en kolay , en sade ve en basit şekilde Allah'a ve Resulüne ulaşmayı hedefleyen yoldur.

Nakşibendilik'te mürşid ile mürid kavramları vardır. Mürid talebe , uyan , tabi olan manasındadır. Mürşid , Öğretmen , öğreten , öğretici , üstlenici irşad eden gibi manalardadır. Bu durumda işin çoğu Mürşid'e düşer. Zaten Mürşid çalışır , mürid tabi olur.

Mürşid kendisinin aldığı feyz , bereket ve himmeti müridleri ile paylaşır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) " Yüce Allah (c.c.) benim kalbime neyi aktarıyorsa, bende O'nu Ebubekir'in kalbine aktarıyorum " buyurmuşlardır.Nakşibendi Tarikatı'nın şahı Hz. Ebubekir (r.a)'dır. Nakşibendi Tarikatında bidatlara yer yoktur. Bidatlardan kaçınma vardır.

Şu notu düşelim , yeryüzünde ki tek Hak Tarikat yada yol yada cemaat nakşibendi tarikatı değildir. Bu makalemizden diğerlerini reddiye ettiğimiz manası çıkmasın. Biz bildiğimiz , içinde olduğumuz hal üzre bildiklerimizi aktarıyoruz.
Nakşibendilikte öyle uydurma tarikatlardaki gibi herşeyden el etek çekme , dünyadan vazgeçme , canına acı çektirme, bedenine zulmetme , uykusuz kalma , aç kalma , bekar gezme gibi uyduruk davranışlar yoktur. Özünde eli işte , Kalbi zikirde , beyni tefekkürde olmak demektir.

Nakşibendi tarikatına mensup olmak için yapılması gerekenler vardır.


1- Ne olursa olsun  Ehl-i Sünnet itikadı,

2- Sadık ve Nasuh bir tövbe,

3- Kul hakkından ötürü herkes ile helalleşmek,

4- Hısım akrabanın gönlünü almak, onları memnun etmek,

5- Bütün işlerde Sünnet-i Seniyye'nin gerektirdiği edebi devam ettirmek

6- ve her konuda dikkatli olmak...

Bu gibi kurallardır.  Nakşibendi tarikatına mensup olmak kolaydır da , o yolda devam etmek zordur. Salih bir tövbe ile tövbe edersin ve sofi olup bu yola girersin. Mürşid'in elini tutarsın tövbe edersin. Bu konuda bazıları bunu Hristiyanların Papazlar ile günah çıkarma işlemine benzetir , bazıları da Allah ile kul arasında aracı olarak görür. Bu ikise de yanlış hatta iftiraya girmektedir.

Şu an Nakşibendi Tarikatı'nın Mezil Kolu Şeyhi Gavs-ı Sani asıl adı Abdülbaki Hz.leri ,  Hz.Muhammed (s.a.v.) efendimizin soyundan olup Seyyid'dir.

Allah'a tövbe etmek elbetteki kulun kendi görevidir. Mürşid'in elini tutmak demek şunu söylemektir.

Allah'ım bu Allah dostunun yüzü suyu hürmetine tövbemi kabul et , yada başka bir açıkdan , Mürşid tarafından bakılırsa , Allah'ım bu kulunun tövbesini hatırıma kabul et demektir.

Çünkü o Seyyid'dir , Peygamber torunudur , Ehl-i Sünnettir. İman sahibidir , her konuda örnektir. Peygamber ahlakı üzre davranıp Sünneti üzerine yaşar.

Allah ile kul arasında birisine ihtiyaç var mıdır diye sorulursa cevabı basittir. Elbetteki aracı lazımdır. Diyelim ki bir yerde bir işe gireceksiniz , referansınız olursa işe alınma ihtimaliniz yüksektir. İşte bunun gibidir Allah'ta kulunun tövbesini sadık ve Nasuh bir tövbe ise Dostunun hürmetine kabul eder. Tek başına tövbe etsen kabul görmez mi , görür insan kendi kendine de tövbe eder. Tövbe günahlardan pişman olup bir daha dönmemektir.

Nakşibendi Tarikatına mensup olanların yaptıkları şeyler vardır. Rabıta,Vird ve hatmedir. Bu üçü olmazsa olmazdır. Vird dediğimiz derstir. Günlük çekilmesi gereken zikirdir. Bu sessiz zikirdir , Eline tesbihi alıp , gözlerini kapatıp , başına bir örtü örtüp , dilini damağına yapıştırıp ve dilini hiç oynatmadan 5.000 defa Allah demektir. Bunun gayesi dili oynatmadan Allah demek ve bunu kalbe dedirtmektir. Kalbinize Allah dedirtebildiğiniz sürece Allah ile birlikte olursunuz. Allah diyen kalpten daha güzel ne olabilir. Hatme , Peygamber Efendimizden gelen bir sünnettir. Taşlarla Allah'ı zikretmektir. Bir halka kurulur , önceden hazırlanmış taşlar dağıtılır , herkes imamın komutu ile elindeki taş adedince Salavat okur, elindeki taş adedince Allah'ı zikreder , Fatihalar okunur , İnşirah sureleri okunur , estağfirullah deyip tövbe istiğfar edilir ve hatme duası yapılır. Bu hatmede Allah ve Resulü zikredildiği için , Allah Resulü o ortam da bulunur , onun olduğu ortam da da tüm Allah dostları bulunur.

Bununla ilgili şöyle bir hadiseyi aktarmak istiyorum. Gavs-ı Sani Hazretleri bir gün hatme yaptıracakken , bir türlü hatmeye başlamaz, bir süre beklenir , tüm müridler merak içindedir , neden başlamadıklarını merak etmektedirler. O sırada , Gavs-ı Sani hazretleri der ki; Kapının girişinde bir mont/kaban/pardesü yere düşmüş ''onu askıya asın , düzensiz ve tertipsiz bir yere Allah'ın Resulü girmez'' buyurmuştur ve sonrasında hatme başlamıştır. Kapının oradaki düşmüş pardesüden haberi olan bir müridi sıkıntıya düştüğünde yardımcı olmaz mı?

Rabıta'da bu noktada ortaya çıkar. Bazıları rabıtayı sapkınlık olarak görürler. Allah aşkına , gözlerinizi kapatsanız , Allah'ın Resulünü düşünseniz bir kul gelipte size senin yaptığın yanlış diyebilir mi , diyemez , Peygamberi düşlemekten daha güzel ne olabilir. Allah dostları Peygamber Efendimizin varisleridir. Bu sebepten Akşam namazından sonra kılınan evabin namazının ardından 5-10-15 dakika mürşidini düşlemektir rabıta... Gözlerinizi kapatır , edep üzre oturursunuz ve Mürşidinizi bir makam'da o makama Allah'tan bir nurun indiğini o nurunda mürşidten kendinize zuhur ettiğini düşünürsünüz. Bu maneviyatta buluşmaktır. Mürşidi aracı yapmak , yada ona tövbe haşa tapınmak için değildir. Nakşibendi tarikatında kabir rabıtası yoktur. Kabire karşı , ölüye karşı rabıta yapılmaz. Ancak Mürşid rabıtası yapılır , Ona gelen hikmetten ve himmetten faydalanırsınız , Ölüm rabıtası vardır , ölüm rabıtası yine gözleri kapatıp ölümü düşünmektir.
2 dakika gözlerinizi kapatın , öldüğünüzü , yıkandığınızı , kefenlendiğinizi , tabuta konup kabre götürüldüğünüzü , üzerinize toprakların atıldığını , sizi gömüp herkesin oradan uzaklaştığını , sonra kabirde ki karanlığı , oradaki darlığı bir düşünün bakalım .Ruhunuz daralıyor mu daralmıyor mu? İşte bu ölüm anını unutmamaktır Nakşibendilik her azn ölüme hazır bulunmaktır Nakşibendilik...



Hace Muhammed Bahauddin Hz.'nin Piri olduğu Tarikat-ı Aliyye Asr-ı Saadet'ten bu yana değişik isimler almıştır.

Hazreti Ebu Bekir-i Sıddık (r.a.) 'dan Beyazıd-ı Bestami'ye kadar " Sıddıkiyye ", Ondan Abdulhalık-il Gücdevani'ye kadar Beyazıd-ı Bestami'nin ismine riayeten " Tayfuriyye ", Şah-ı Nakşibend 'in zamanına kadar " Haceganiyye " O'ndan sonra da " Nakşıbendiyye " denmiş ve bu isim günümüze kadar gelmekle beraber yanında zamanının büyük mürşitlerin lakapları da eklenmiştir.Şöyle ki ; Ahmed Faruk Hz. zamanında "Nakşıbendiyye Ahrariye " , M.Dehlevi Hz. Hz. Halidi Bğadadi Hz. kadar " Nakşıbendiyyi Müceddiye " ve sonra " Nakşıbendiyye Halidiyye " isimlerini almıştır.

İstanbulda'ki İsmailağa Cemaatinin Şeyhi Mahmut Ustaosmanoğlu ile Gavs-ı Sani birbirlerine çok muhabbet beslemekte ve desteklemektedirler.

Cüppeli Ahmet Hoca'nın , Ali Kara Hoca'nın , Şehit Bayram Ali Öztürk Hoca'nın Menzil ve Gavs-ı Sani hazretleri hakkında çok iyi sözleri vardır. Birbirlerini tasdiklemiş ve birbirlerini onaylamışlardır.
Nakşibendi olabilmek ve bu yolda ilk adamı atmak için bir takım yapılması gereken şeyler vardır. Tövbe etmek dinimizin ve Nakşibendiliğin ilk kuralıdır. Her müslüman sık sık tövbe etmeli ve tövbesinde samimi olmalıdır. Peygamberimiz de bir hadisinde ''Tövbe eden Allah'ın sevgilisidir, günahlardan tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir" buyurmuştur.

Tövbe etmeninde bir usulü bir adabı vardır. Tövbe edecek kimse bir vekil vasıtası ile tövbe etmeli ve kendisine bidirilen 8 şartı tövbe adabı ile yerine getirmelidir. 8 Şart ve Tövbe adabı şöyledir;



1-)Tövbe niyetiyle abdest almak;
''Niyet ettim Allah rızası için tövbe niyetiyle abdest almaya'' diyerek niyet edilir ve normal namaz abdesti alınır. Bu abdest alınırken su ile yıkadığımız uzuvlarımızın günahlardan arındığını ve su ile akıp bedenimizin temizlendiğini düşünürüz.

2-)Tövbe niyetiyle gusül (boy) abdesti almak;
''Niyet ettim Allah rızası için tövbe niyetiyle gusül abdesti almaya'' diyerek niyet edilir ve gusüll abdestinin gerekleri yerine getirilir. Gusül abdesti alırken tüm günahlarımızdan su ile birlikte arındığımızı ve bütün günahlarımızın azalarımızdan akıp gittiğini düşünürüz.

3-)Tövbe niyetiyle istihare namazı kılmak;
İstihare namazı kılarken mümkünse , tövbe eden kişi biliyorsa zamm-ı sure olarak Kafirun ve ihlas surelerini okumalıdır. bilmiyorsa bildiği dualar ile kılmalıdır.
4-) Tövbe etmek;
''Yâ Rabbi! Bütün yapmış olduğum günahlardan en pişmanım.Keşke yapmasaydım. İnşâllah bir daha ben yapmayacağım'' diyerek üç kere tekrarlanır ve tövbe edilmiş olur.

5-)Estağfirullah demek;
Gözler kapalı bir şekilde 25 defa '' Estağfirullah'' denir.

6-) Sekiz adet Fatiha okuyup hediye etmek;
Her bir Fatiha '' Resulallah efendimizin(s.a.v) ruh-i saadetlerine , âl ashabının ruhlarına  ve sadat-ı kiramın ruhlarına hediye edilir.

7-) Ölüm rabıtası yapmak;
Gözler kapalı bir şekilde işlediğin günahları düşünüp ve en nihayetinde ölümün gelip ruhunu teslim ettiğini , yıkanıp kefenlendiğini , yakınlarının ağlaşıp üzüldüğünü , kabire kanup üzerine toprak atılıp daha sonra tüm tanıdıklarının mezarlıktan ayrılıp gittiğini ve kendisinin mezarda tek başına karanlıkta kaldığını sorgu meleklerinin gelip sorguladığını düşünür ve dolayısıyla ölüm rabıtası yapılır.

8-)Mürşid rabıtası yapmak;
Mürşid ; bağlı olduğumuz Allah dostuna denir. İlmi ve maneviyatı yüksek kişiler Allah dostudur. Sadat-ı Kiram'dır. Mürşidi yüksekçe bir tahtta oturduğu üzre hayal edilir ve gökten mürşidin üzerine bir nurun indiğini o nurun da mürşidinin iki kaşının ortasından çıkarak kendi üzerine geldiğini gözünden veya kalbinden vücuduna girerek nurunun kendimize geçtiğini düşünür ve bu hale mürşid rabıtası deriz. Mürşid rabıtası Allah'ın dostuna bahşettiği nurdan faydalanmak ve mürşid ile maneviyatta bağlantı kurmak için yapılır.

Sekiz şart adabına uygun yapıldıktan sonra Hatme ve Rabıta talimatı almalıdır. bu talimatları tövbe etmesine yardımcı olan vekilden alabilir.

Tövbe alan kimse en kısa sürede kazaya kalan namazlarını eda edip , oruç borçları varsa ödeyip kul haklarını ödemelidir.

Sadat-ı Kiram'ın isimlerini ezberleyenler vird talimatı alabilirler.
Sadat-ı Kiram'ın isimlerine buradan ulaşabilirsiniz.

Allah(c.c) tövbelerimizi kabul eylesin. Amin...


Silsile Şöyledir;

Sadat-ı Kiramların İsimleri ;
1-)Şah-ı Nakşibend (K.S)
     Şeyh Abdülkadir-i Geylâni (K.S)

2-)Şeyh Abdülhalîk-î Gucdûvani (K.S)
     İmam-ı Rabbani (K.S)

3-)Şeyh Mevlâna Hâlid  (K.S)
     Seyyid Abdullah (K.S)

4-)Şeyh Seyyid Tahâ (K.S)
     Seyyid Sıbgatullah Arvasî (K.S)

5-)Şeyh Abdurrahman-ı Tâhi (K.S)
     Şeyh Fethullah (K.S)

6-)Şeyh Muhammed Diyâüddin (K.S)
     Şeyh Ahmet Hâznevi (K.S)

7-) Şeyh Seyyid Abdulhakim Hüseynî (K.S)
      Şeyh Seyyid Muhammed Raşid Hüseynî (K.S)

8-)Gavs-ı Sâni Hazretleri... ( Şuan ki Mürşid)

Not: (K.S)'nin açılımı ''Kaddesallahu Sırrahu'' dur. Anlamı '' Allah sırrını pak ve temiz kılsın''demektir.

Son olarak Nakşibendi yoluna girenlere sofi denir. Sofi eski dervişlerin deyimiyle sufilikten gelir. Sofi nakşibendi yolunun yolcusudur. İyi bir müslüman olabilmek , Allah'a karşı kulluk görevlerini yerine getirebilmek için çalışan , tasavvuf ehli insanların yardımıyla nefsini terbiye etme azmi ve gayreti içerisinde olandır.

Bazıları sofiliği alimlik zanneder , çok şükür hiç birimizin alimlik iddiası yoktur ancak bildiklerimizle amel edip , amellerimizle ahlakımızı güzelleştirmek ve bununla beraber nefsimizi köreltmeye çalışırız.

Peygamber Efendimizi Aleyhisselatü vesselam'ın yanında ki en yakın kişiler , Ebubekir (r.a) , Ömer (r.a) , Osman (r.a) , Ali (r.a) hep onun yakınında olmanın avantajı ile fazilenlenmişlerdir. Sadece zahiri olarak değil , Cihan'ın sevgilisi ile yanyana değilken dahi onun hayali ile , düşü ile onunla beraber olmuşlardır.

Sofi ile mürşidin irtibatı da böyle olmalıdır. Zahren yanyana gelemesen de maneviyatta buluşur , rabıtada görüşür.

Sofilik herşeyde Allah'ın ilmini , büyüklüğünü , yüceliğini , merhametini , rahmetini görmek demektir. Bir kurumuş ağaç gördüğünde ölümü hatırlar sofi , bir nur yüz gördüğünde Allah'ın resulünü ve Mürşidini anımsar onlara selamlar gönderir maneviyatında , bir kuşun ötüşünü işitince duyan kulaklarının şükrünü eda edip , öten kuşun sesinde Allah'ın ilmini duyar.

Sofi dediğimiz bir sünneti terketmek zorunda kalınca gözleri yaşarandır. Son anda camiye takkesinin olmadığını fark edince üzülür.


Sofi namazlarını huşu ve hudu ile kılmaya çalışandır. Ne yaparsa yapsın , Allah görüyor diyerek meşguliyetlerine devam edendir.

Sofi, Yatağına uzandığında uyuyana kadar Allah'ı Zikreder...

Sofi için selavat getirmenin , salat eylemenin sayısı , ölçüsü yoktur. Hep salattadır.

Sofi Allah için bakar , Allah için görür Allah için sever.

Hanımına ve evladına olan şefkatinde Allah'ı anımsar , Öfkelendiğinde Resulün hadisleriyle serinler , sıkıntıya düştüğünde müjdeleri ile sevinir.

Elhamdülillah sofi olmaya çalışıyoruz.

Vural Egemen SARIGÖZ
30/03/2012

29 Mart 2012 Perşembe

Meselemiz.com Sitesinin Tasarımı Tamamlandı.


Bir kaç arkadaşımla birlikte açtığımız meselemiz.com isimli sitenin başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir desek yanlış demiş olmayız. Zira sitemiz birinci yılını doldurduğu 18 Mart 2012 tarihine kadar bir çok problem ile karşılaştık. Hosting firması , domain , kod yapısı, wordpress, eklenti,grafikler,yazarlar derken bir çok problemimiz oldu. İlk önce sitemizden bahsedelim. Meselemiz.com siyasi,politik,gündem,ekonomi gibi alanlarda yazılar yazan yazarların bir araya makalelerinin yayınlandığı bir sitedir. Sitemizin günlük oalrak Ortalama1000 kadar tekil ziyaretçisi vardır. Kar amacı gütmediğimiz , sadece yazılarımızın okunması gayreti ile hazırladığımız sitemizin kaç okuru olduğu , fikirlerimizin kimlere ne kadar ulaştığı önem arz etmektedir.




Daha.net isimli firmanın alt yapısı çökünce bizim sitemizin de yayını takriben bir hafta kadar sekteye uğradı , alt yapı çalışması ve sunucu yenileme adı altında bildirilen arızalar sitemizin yayınını dolayısıyla da okurlarımızı etkiledi. Hosting firması ile yaklaşık olarak son 6 aydır ciddi problemler yaşadık. Hatalarını telafi etmek üzre , bir çok teklifte bulundular ancak gerek görmedik kabul etmeyi.

Sitemize bulaşan trojan virüsler , hosting firması problemimizi giderdiğimizi düşündüğümüz bir anda ortaya çıktı. İşin garip tarafı herkeste görünmüyordu. Site dosyalarını komple indirdim. Antivürs programları ile tarattım , hiç bir virüs yakalanmıyordu. Çeşitli antivirüs programları denedim ama bir türlü olumlu sonuç alamadım. Virüs uyarı aldığı için telaşa kapılanların sayısı da pek az değil hani :) Daha sonra kökten çözdüm problemi , daha önce burada anlatımını yaptığım bir makalem vardı. Orada ki işlemleri tekrarladım , sitemiz temizlendi ancak 2 gün sonra aynı virüs yine peyda oldu. Bu defa wordpress için gelişitirilmiş olan antivirüs eklentisini kullanarak trojan virüsün kaynağını gördüm. Virüs kullandığımız itheme 2 temasının dosyalarındaydı. Temayı komple sildim , ftp şifresini her ihtimale karşı değiştirip temiz temayı tekrar attım. Virüsten kurtulduk.

Daha sonra alan adı başka hesaptan , hosting başka hesaptan olunca bir karışıklık oldu ve hosting parasını ödeyen bizler , domain parasını ödemeyi unutunca Mübarek gün olan 18 Mart Çanakkale Şehitlerimizi ve Zaferini anma günü ve 1. yaşımızı kutlayacağımız günde yayınımız kesildi. Derhal domain parasını ödedik ama dns ayarlarının güncellenmesi 12-24 saat arası sürdüğünden sitemize bir çok okurumuz giremedi.

Daha sonra sitemizin yine hosting firması ile trafik üzerine problem yaşaması sonucu , hosting firması ile ilişiğimizi kestim.  Tüm içeriğimizi google servisi olan blogspot'a/blogger'a aktarıp domainimizi dnspark.net yardımıyla bu siteye yönlendirdim. Daha.net firmasına neredeyse 300 liraya yakın paramız nasip oldu ancak hizmetten memnun kalamadık. Bu şekilde yalnızca yıllık 20 lira domain parasına sitemizin tüm masrafları karşılanmış olacaktır.

Sitemizin teması Zafer Zent tarafından tasarlanmış olan YBB teması üzerinden geliştirilmiştir. Temanın zemin renkleri hariç tüm özellikleri ile oynadım ve güzel bir görünüme sahip oldu.

Meselemiz.com yayın hayatına devam ediyor.

Ziyaret etmenizi , makalelere göz gezdirmenizi öneririm.

Vural Egemen Sarıgöz
30/12/2012

Cep Telefonuna Gönderilen Dini Mesajlar


Neredeyse her gün telefonuma bir arkadaşımdın, bir yakınımdan yada akrabamdan dini içerikli mesajlar geliyor. Bize dua eden de oluyor , ders verici mesajlarda lakin aralarında öyle mesajlar var ki insanı gerçekten sinirlendiriyor. Genel de gelen mesaj şöyle oluyor. ''Peygamber Efendimiz (s.a.v)'e 10 tane El-Fatiha oku , ruhuna hediye et , sonra bu mesajı 10 kişiye gönder , oda 10 tane El-Fatiha okusun. Sayemizde Peygamber Efendimiz (s.a.v)'e binlerce belki milyonlarca fatiha gitmiş olacak.Eğer imkanın varda göndermiyorsan Raabim sana 10 gün içinde dayanılmaz acılar verecektir.'' şeklinde bir mesaj...

Şimdi Peygamber Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam'a fatihalar okuyalım , ona selatü selamlar gönderelim , 10 değil 10 milyon fatiha feda olsun Kainatın Efendisi (s.a.v)'e ancak bunu pazara dönüştürmenin alemi yok.

Bu gelen mesajların hepsinde üzerime düşeni yaptım. Bu mesaj bana geldikten sonra üzerime düşen ise şuydu:

''Allah razı olsun , sayende hatırıma Rahmet Peygamberim aklıma geldi , ona fatiha okudum , salat eyledim.'' dedim içimden...

Ama o mesajı hiç bir zaman 10 kişiyi bırakın 1 Abdullah'a( Allah kuluna) yollamadım.

Bence bunun bir açıklaması var.

Sanırım operatörlerin başında bulunan adamların tezgahı , oturup kâr zarar bilançosu yaptıklarında , Kâr miktarı az gelince bu mesajları hazırlayıp , piyasaya sürüyorlar , eminim ki Amerika'da İsa Aleyhisselam ile ilgili pazar oluşturmuşlardır. Belki Hindistan'da inek üzerine bir pazar payı vardır. Bu mesajlar tamamen yalan ve tamamen operatör şirketin tezgahladığı , sms gelirlerini arttırmak adına geliştirdiği bir oyundur. Ben kefilim , gelen mesajı sakın ha sakın göndermeyin kimseye , başınıza hiç bir şey gelmez , hatta Müslüman uyanık olur , yarın bu hilelere kandığın için hesaba çekilmen bile mümkün olabilir de iyi niyetinden yırtabilirsin belki...

Son 5-6 yıldır  neredeyse internetsiz ev kalmadı diyebiliriz varsa da çok müstesna şartlardır. Herkes iletişimini
internet yoluyla hallediyor. Mesajların yerini mailler aldı , konuşmanın yerini anlık görüşme programları aldı bu sebepten de operatörlerin pazar payı baltalanmış oldu. Sms gelirlerini artırmak için başvurdukları bu yol ile kaç insanı kandırıp sömürmüşlerdir tahmin etmeyi dahi istemiyorum.

Gönderilen mesajların yazılış şekline bakarsanız da anlamanız mümkündür. Normal şartlarda ''evet'' kelimesini dahi ''eet'' diyerek kısaltan aradaki ''V'' harfini yutan yeni gençliğimiz  nedense bu mesajda olabildiğince uzun bir mesaj yazıp , hiç kısaltma kullanmamış hatta ve hatta kelimenin sonunda ki noktalama işaretleri ile kelime arasında bile boşluk bırakarak '' ne kadar çok karakter  o çok sms'' mantığıyla hareketle bir kandırmacanın ağına düşmüştür.

Eskiden de hatırlıyorum , biz çocukken evlerin kapı aralıklarından , kapı altlarından kağıtlar atarlardı.
''Bu kağıtta yazılanları 10 kağıda yaz , 10 kişiye dağıt yoksa başına iş gelecek'' şeklinde.. Demek ki belalar da teknolojiyi takip edip , sms sms , milletin peşinde geziyor.

Bu konu ile alakalı olarak Van Müftüsü bir açıklamada bulunmuş , bu açıklamayı , makaleyi yazdıktan sonra gördüm , önce görsem nefesimi tüketmez , Müftü Bey'in açıklamasını yayınlardım.

Van Müftüsü'nün açıklamasını buradan okuyabilirsiniz.
Dikkat ediniz.Müslüman uyanık olmalıdır.

Vural Egemen Sarıgöz
29/12/2012

Angry Birds Karakter Tasarımı


Angry Birds oyunu son zamanlarda oldukça revaçta , bende  fırsat bulup müsait olduğum zamanlarda  yarım saati geçmemek koşuluyla bu güzel oyunu oynuyorum. Çok eğlenceli bir oyun , oynamamış olanlar için tavsiye ediyorum. Bilmeyenler için oyunu anlatayım. Angry Birds oyunu daha önce kule yıkma , yada kale devirme gibi tarayıcı üzerinden oynanan flash tabanlı oyunların evrimleştirilip kuşları kullanarak yıkma oyunudur. Bir sapanın içine koyduğunuz kuşu forlatıp hedefteki kuleyi yıkarsınız. Türkçe adı da Kızgın Kuşlar oluyor. :) Günlük işlerinizi , ibadetleriniz aksatmayacak ölçüde oynamanızı tavsiye ederim. Scooterek tarafından bu oyunun karakter tasarımlarına yeni bir yüz kazandırılmış ve yayınlanmış , angry birds karakter tasarımları oldukça hoşuma gitti , gerçekten emeğe saygı gösterip tasarımcıyı tebrik ediyorum. Angry Birds karakter tasarımlarını sizin de seveceğinize eminim...













Kaynak;

40 Adet Kuş Temalı Logo Tasarımları


Logo tasarımlarını yakınen takip etmekteyim.  Günlük olarak ziyaret ettiğim ünlü logo sitelerine her gün yüzlerce logo ekleniyor. Kaliteli olan logolar zaten kendisini hemen belli ediyor. Tesadüf kelimesini tasvip etmiyor ve asla kullanmıyorum. Tevafuk oldu ve bu gün girdiğim her logo paylaşım sitesinde neredeyse bir kuş temalı logo ile karşılaştım. Güzel bir makale konusu olur diye düşünerek kuş temalı logoları bir araya topladım. Sadece seçtiklerimden kendime güzel bir arşiv oluşturdum.Bu kuş temalı logo tasarımlarına birlikte bakıp değerlendirelim.