13 Mart 2012 Salı
Ülkücülük Eskidendi Diyenlere!
Bu günlerde bu cümleyi çokça duyar oldum. Ülkücülük nasıl bir şeydir ki , eskiden ve yeniden diye bölümlendirebiliyoruz. Başbuğ Alparslan Türkeş; '' Dikkat edin Ülkücülük moda olmasın'' diye uyardığı zamanlarda bu günleri mi işaret etmişti yoksa? Ülkücülüğün kelime manasından ziyade bize aktarılan manevi manasını düşünmeliyiz. ''Ülkücülük nedir?'' sorusunun karşılığı lügatta '' ülkü sahibi olanların savunduğu'' manasına gelir ancak bizi ilgilendiren manevi manasıdır. Peki bize göre ''Ülkücülük nedir?'' sorusunun cevabı ne olmalıdır. '' Ülkücülük , Türk Milleti'ni en kısa zaman da , en kısa yoldan en yüksek medineyetler seviyesine ulaştırmaktır.'' Bizler bu mana üzerine savunmuşuzdur Ülkücülüğümüzü , yoksa kelime manası , sözlük anlamı çok da umrumuzda değildir. Sokaktaki adamın bizleri ''Ülkücü'' diyerek işaret etmesinden ziyade Tarih sayfalarının bizlere ''Ülkücü'' diye hitap etmesi daha efdaldir.
Gelelim Ülkücülük eskidendi sözüne!
Eskiden Ülkücülük nasıldı ki , bu gün eskisini irdeleme ihtiyacı duyuyoruz. Bizlerin yaşı yetmiyor , bizler o Kara Eylül'leri görmedik o yüzden o dönemleri ancak babalarımızdan ve ağabeylerimizden nakledilenlerle idrak etmeye çalışıyoruz. Babam defalarca anlatmıştır bana , verilen mücadeleyi , çekilen çileyi çok kez dinlemişimdir.
Ağabeylerim hep anlatmıştır , ölümle burun buruna olmayı , ölümün kol gezdiği sokaklarda gezmeyi...
O dönem ile bu dönemi yaşam şartlarına göre değerlendirirsek , şimdi daha kolay bir dönem yaşıyoruz ve bu durumda eski dönemde yaşayanların daha fazla söz hakkı olabilir , olmalıdırda çünkü ahde vefa kişilerden ziyade kişileri verdiği mücadeleye gösterilmelidir.
Şimdi düşünelim. Kara Eylül dönemlerinde babalarımız , ağabeylerimiz ne çok sıkıntılar çektiler. Öldüler, öldürüldüler , vurdular , vuruldular... Şehit olup toprağa düşen binlerce canın yanına , hapislerde çürütülen bir gençlik ekildi.
İşkence görenlerin çığlıkları birbiri üzerine binip semaya ah olarak ulaştı ve hesap için mahşer yerinde bizleri beklemektedir.
Tabutluklar bu gün yok edilmiş olsa da tabutlukların açtığı yaraların izleri hala durmaktadır.
Günümüze gelelim... Bizler daha rahat , daha refah ve daha müreffeh bir hayat yaşıyoruz.
Babamın bir deyişi vardır eski ile yeniyi birbirinden ayrıştıran , der ki babam ; '' Eskiden eline 3 hilalli bir bayrak alıp şu cadde de koşsan ardından 1000 kurşun gelirdi , şimdi eline 3 hilalli bayrak alıp yürüsen caddelerde , arkana on binler takılır'' doğru derdi...
Bu gün hepimiz evimizin penceresine , balkonuna hatta iş yerimize dahi 3 hilalli bayraklar asabiliyoruz. Ben görmüyorum , göreniniz var mı 2012 yılında Ülkücü olduğu için ölümle tehdit edilen , Ülkücü olduğu için dövülen var mı?
Şimdi bazı ağabeylerimizin serzenişini duyar gibiyim ; '' Eskiden biz çok sürüldük , çok dövüldük'' diyorlardır.
Allah hepsinden milyon kere razı olsun.
Peki bu kıstas olabilir miydi? Eski ve yeni olarak ayrıştırmak için yeterli midir?
Ne yani 1984 yılında doğup gençlik çağlarımın 2000'li yıllara denk gelmesi , 2000'li yıllarda sağ,sol diye bir ayrımın olmaması , olsada şiddete dökülmemesi, bu gün ülkemin komünizm tehdidi altında olmaması benim ülkücülüğümün o dönemde ''Ülkücüyüm'' diyenlerin ülkücülüğünden az olduğu mu gösterir?
Bu gün olsa , bu gün yine ülkemiz aynı tehditlere maruz kalsa, aynı kaosun içine düşmüş olsak , naciz bedenim ve Allah'a imanım ile o dönemdeki ağabeylerimizin gösterdiği fedakarlıktan zerre aşağı kalmayacak fedakarlığı göstereceğime yemin ederim.
Bu gün alsalar bizi , tabutluklara tıksalar , yine '' Ülkücüyüm'' derim.
Hakkımda idam kararı verseler , boynuma ilmeği geçirmek üzere , imam eşliğinde dar ağacına götürseler , aileme yazdığım son mektubumda '' Vurallar ölür , Allah davası ölmez'' diyeceğime yemin ederim.
O gün ne fedakarlık gösterilmişse bugünde aynı fedakarlığı göstereceğimden kimsenin zerre kadar şüphesi olmasın...
Arada bir fark var , o gün Ülkücüyüm diyenlerin sayısı iki elin parmakların geçmezken , iki elin sayısına düşen hain yüzdesi çok azdı. Bu gün Ülkemizde milyonlarca ülkücüyüm diyen mevcuttur. Ben nereden bileceğim , hangisi hain , hangisi sahih ülkücüdür.
Bildiğim tek bir şey varsa o da ''Ülkücülüğümdür''
Ülkücülük bir yaşam biçimidir , Ülkücülük bir yaşam tarzıdır. 1980 yılının Eylül ayında ki ülkücü ile 2012'in ülkücüsü aynı hayat tarzına sahip olmalıdır. Ölüm ve işkence varken ülkücülüğün maneviyatı farklı , refah ve rahatlık varken Ülkücülüğün muhteviyatı farklı olamaz.
Ülkücü , iman sahibidir , Ülkücü ahlak sahibidir ,Ülkücü din bilgisi sahibidir.
Kusura bakmayınız ama ;
Ben namaz kılmayan , oruç tutmayan , imanın , islamın şartlarını bilmeyen , farzı , sünneti idrak etmeyen , Allah rızası için yaşamayan , kendisini Allah yoluna koymayan , adalet için barış ve kardeşlik duyguları ile beslenmeyen adama ülkücü diyemem...
Başbuğum da demiyordu zaten... '' Ben Türk milletini; sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye, rüşvet ve hile ile çiğnenen - çiğnetilen hukuk düzenlerine, ahlaktan mahrum bir hürriyete, tefeciliğe, karaborsaya yer veren bir ekonomiye çağırmıyorum. Türklük gurur ve şuuruna, İslam ahlak ve faziletine, yoksullukla savaşa, adalette yarışa, birliğe, kardeşliğe, kısaca hak yolu, hakikat yolu, Allah yoluna çağırıyorum. Modern medeniyetin en ön safına geçmek üzere çağlar üzerinden sıçramaya çağırıyorum. Türk aydınları, Türk gençliği, buluşma yerimiz Büyük Türkiye'dir."
Bu sözleri sarf eden Başbuğum o gün bu sözleri söylerken , çağlar üzerinden sıçramayı tembihlerken , daha üzerinden bırakın çağları , yarım asır geçmeden unuttuk mu ki , bu gün oturup '' Ülkücülük eskidendi'' diyebiliyoruz?
''Türklük bedenimiz İslamiyet ruhumuzdur , Ruhsuz beden ceset olur'' diyen Başbuğum bu gün ellerinde bira şişeleri ile bırakın sokakları , facebook duvarlarında nara atanları görse kahrolmaz mıydı?
Ülkücü ruhunu ve bedenini iman ile doldurmasını başarabilmiş insandır. İmam ile doldurduğu bedenine gelecek ölümü Ülkü aşkı ile süsler ve ruhu hem dünyada hem ahirette ebedi mutluluğa intikal eder.
''Ülkücülük eskidendi'' diyenlerin tezine göre bu gün savunulacak bir ülkü olmadığı için Ülkücülüğe lüzum görmüyorlar anlaşılan... O halde yine onlara Başbuğum cevap versin ; '' Ülküsüz insan çamurdan farksız insandır''
Çamurla , balçıkla işimiz olmaz...
Bakınız adam ne diyor; ''içiyorum extrayı buluyorum kafayı daha bundan sonra kim durdururki beni merak ediyorum beni içmekten vazgeçirecek bi allahın kulu yok artık hayatımda anı anında yaşayıp en kısa yoldan terkedeceğim.''
Bu yazıyı gören bir ağabeyimiz de haklı olarak '' Hey gidi ülkücü gençlik hey vay vay başbugun kemik leri sızlıyodur'' diyor...
Bunun üzerine o Ülkücü Müsveddesi '' ülkücü gençlik ? kaldımı ki ismail abi ben goremıyorum kac yıldır o dedıklerını sızın zamanınınızdaymıs o gençlik suan baksana herkes serefsız herkes arkadan iş götürme peşinde yada herkes kendı hayatını kurtarma cabası ıcerısınde sımdıye kadar kımse ulkucu genclık olamadı olamazda ülkücülük iradedır hangı bırımızde ırade var soylermısın kımsede yok ırade demektır ulkuculuk nefıs demektır ulkuculuk sadece vatan aşkı demektır ulkuculuk bızım sevdamız sadece vatan olsaydı keske ....'' diyor ve bu dünyada Allah'a karşı işleyeceği en büyük suçlardan birini işleyerek içki içmesinin yanında , yalan ve iftira ile kul hakkına girmektedir.
Bunun üzerine bu adama! ben şu sözleri sarf ettim. '' Eskiden babam derdi ki; '' oğlum biz ülkücüler , Hira dağı kadar müslüman , Tanrı dağları kadar Türk'üz , Türk-İslam kılıcı kadar keskin ve kararlıyız'' derdi... Şimdi ben bu cümleyi şöyle kuruyorum... Ülkücülük bitti , ülkücülük eskidenmiş , ülkücülük mü kaldı diyenlere inat '' Hira dağı kadar müslüman , Tanrı dağları kadar Türk'üz , Türk-İslam kılıcı kadar keskin ve kararlıyız. Başbuğ Alparslan Türkeş gibi ülkücü , Nihal Atsız gibi Türkçü , Galip Erdem ağabey gibi beşiktaşlıyız... Ülkücülüğün devri , zamanı, mekanı , boyu , posu , yaşı olmaz. Ülkücülük bir şereftir şerefin de tavizi olmaz. Nasıl ki elinde bira şişesi ile sokaklarda nara atarak dolaşana ülkücü diyemiyorsak , bu günde elinde içki ile facebook duvarlarında nara atanlara ülkücü demiyoruz. Maalesef T***** Efendi kendi adına konuşmalısın. Bu canım memlekette hala , alnı secdeden kalkmayan , her namazının sonunda vatanımıza moskof girmesin diye canlarını seve seve feda edenlere dualar eden , bu gün aynı şey olsa bende ağabeylerimden geri kalmam diyenler vardır. İradesizlik Türk-İslam davasına gönül vermişlerin arasında yer alıp , Türklükten ve İslamiyetten uzak yaşamaktır. Ülkücü, Allah rızasını kazanmak için var gücüyle çalışan kişidir diyen Başbuğumuz gelse de görse, elinde içkilerle nasıl Allah gücendiriliyor... Allah ıslah etsin... Amin... ''
Şimdi soruyorum sizlere ,
Bu gün ülkemizde Ülkücüler ölümle tehdit edilmiyor diye '' Ülkücülük'' yok mu?
Bu gün Başbuğ Alparslan Türkeş aramızda değil diye '' Ülkücü'' olunamıyor mu?
Bu gün vatan tehlikede olmadığı için '' Ülkücü '' kalınamıyor mu?
Bana ülkücülük babamdan miras kalmadı... Babam bana atalarımdan kalan iradeyi aşıladı... Ülkücülük kuru bir cihan kavgası değil ki , dönemi ve zamanı olsun.
Çok uzatmayalım. '' Ülkücülük Eskidendi'' diyenlere ; ''Yeni dönem Ülkücü kayıtları başlarsa bir gün kaydınızı yaptırırsınız''
Allah'ın rahmet ve bereketi bu yazı nazarında Tüm Ülkücü Şehitlerimizin üzerine olsun...
Vural Egemen Sarıgöz
13/03/2012
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder