Arap Birliği denince aklımıza gelen ilk Ülke idi Suriye... Nitekim de öyle olması gerekir çünkü 1945 yılında kurulan Arap Birliği'nin kurucu üyeleri arasında Suriye başrol oynamıştır. Arap Birliği, Arapları değil de Müslüman Devletleri bir araya getirme projesi niyetinde olmalıydı. Ancak geçmişte kalan kuruluş yanlışının üzerine gitmektense, şu an Suriye'nin linç edilişini konuşmak daha evladır. Bakınız kurucu devletlerden olmasına rağmen Arap Birliği Ekonomik ve Sosyal Meclisi Suriye'ye yönelik bir takım ekonomik yaptırımlar uygulama kararı aldı. Hatta ve hatta Suriye'nin üyeliğini askıya aldı.Arap Birliği zaten iki durumda fikir birliğine varabiliyor..
1- Ümmü Gülsüm anma törenleri olduğunda. 2-) Emperyalistler bir şey talep ettiğinde. Aslında Arap Birliği'ni şu şekilde de tarif edebiliriz; Ne zaman ABD bir ülkeyi ya da rejimi yerle bir etmek isterse adının zikredildiği birliktir. Örnek verecek olursak , Afganistan vurulmadan evvel Arap Birliği Afganistan hakkında bir manifesto yayınlamıştı. Saddam devrilmeden evvel, Saddam Rejimi devam ettiği sürece Irak'ın birlikten çıkarıldığını duyurmuşlardı. Libya için zaten kıllarını kıpırdatmadan dayatmalara son vermesini istediler. Şimdi de Suriye'ye çelme takma çabasındalar. Aslında Arap Birliği Yerine ARAP HAİNLİĞİ demek daha doğru olur. Ayrıca Türkiye'nin daimi gözlemci olarak ve hatta yıllar boyu Suriye ile olan dostluğumuz hiçe sayılarak, sayın Başbakan'ın Esad'ı yeren konuşmalarıda yürek sızlatan cinstendir. Esad'ın Suriye dışında bulunan mal varlığına el konuldu. Adama sorarlar ''gaspçı mısınız arkadaş?!''... Arap'ın arabı destekleyip milliyetçilik yapacağına bir de adamın parasına el koyuyorlar. Suriye'ye Arap Birliği ülkelerinden giden tüm uçak seferleri durduruldu. Hiç bir diplomatik yada bürokratik ziyaret hatta ticari seferler dahi iptal edildi. Arap Birliği toplantısına katılan Dışişleri bakanımız Davutoğlu alınan tüm kararları, daha kararlar alınmadan evvel yaptığı açıklamada "destekleyeceğimizin" demecini verdi. Önce bir alınan kararları görseydik , biz gözlemciydik, hani bir gözlemleseydik önce sonra tarih ve akıl süzgecimizden geçirip "demeçlenseydik." Senaryo zaten yazılmıştı. Şu an figüranlar ellerine tutuşturulan teksten kendilerine biçilmiş rolü oynuyor ve okudukları sufleleri incili sözlerle süsleyerek dünya kamuoyuna sunuyorlar. Sadece ekonomik yaptırımlar ile Suriye yıldırılamaz. Esad yönetiminin ekonomik sıkıntısı yok. Sadece Esad'ın Petrol ve altın rezervi kendi Suriye'sini geçindirmeye yetecektir. Ekonomik yaptırım var! Altını, petrolü kime satacak diye sorarsanız , Suriye'ye sırt dönen Arap ülkeleri kadar Altın ve Petrole el altından da olsa el açacak bir çok Avrupa ülkesi var.İlk önce ekonomik yaptırımlar uygulanacak ve başarılı olunamayacak, daha sonra siyasi yaptırımlar ile Esad yönetimi yıpratılarak halkın daha da ayaklanması sağlanacak ve istenilen ayaklanma istenilen orana geldiğinde askeri müdahale gerçekleşecek ve Esad, Saddam gibi , Kaddafi gibi bir sığınakta ele geçirilerek ya Suriye'lilere linç ettirilecek yada Suriye'liler tarafından göstermelik mahkeme edilip idam edilecektir. Irak gitti , Suriye Gitti , İran'ı zaten saymayın Suriye'den sonra nükleer silah ürettiği gerekçesi ile devrilmesede Ahmedinejad'ın bizi bağrına basacağını sanmıyorum. Geriye kalan komşularımız içinde Azerbaycan dışında yaralı parmağa işeyecek birileri var mı? Ne demiş atalarımız ev alma komşu al... Atarlarımızın komşuya verdiği önemin milyarda birini etrafımızdaki bir parmağın sayısını geçmeyecek komşularımıza verseydik. Bu gün Irak ve Suriye bu durumda olmazdı, yarın İran ve Türkiye aynı duruma düşme senaryolarında yer almazdı. Araplar tarih boyunca sergilediği ve üstlendiği hainlik rolünü bir kez daha oscarlık şekilde oynamıştır. Peki Suriye suya sabuna dokunmamış mı? Tabiki de hayır yıllarca beslediği ve büyüttüğü PKK için mutlaka bir gün bedel ödemeliydi ancak bu şekilde Avrupa'nın maşası olunan bir dönemde değil!... Vural Egemen SARIGÖZ 28/11/2011http://www.facebook.com/VuralEgemenSarigoz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder