Kürt açılımının orkestra şefi olarak nitelendirilen Abdullah Gül temel şartın silah bırakma olduğunu söyledi. Karşındaki bir avuç çapulcuya elinde silah var, elinde cephane var diye cesaret verici tırsmış, pısmış imajını gösterirsen onlarda sana dişlerini gösterir , havladıkça havlarlar. Sorunun adını Kürt koyarak Kürtleri Türklerden ayıran bir anlayışa büründüler. Oysa Başbuğumuz ''Kürtler bu milletin öz evlatlarıdır'' '' Kürtler ne kadar Türk ise bizler de o kadar kürdüz , bizler ne Türksek onlarda o kadar Türk'tür'' ''Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşayan vatandaşlara, "Türk oğlu Türk'tür" diyen Türkeş, "Kürtlerin hakkını Ermeni Apo mu koruyacak?" diyerek yol haritası tartışmalarına ve bebek katilinin muhatap alınmasını isteyenlere de yanıt veriyor.'' Her konuşmasında Türkiye'nin milli birlik ve bütünlüğüne vurgu yapan Alparslan Türkeş, PKK konusunda söyledikleriyle bugün yapılması düşünülen açılımlara da şu yanıtları veriyor: Hepsi Türk oğlu Türk BugÜne kadar sistemli ve ilmi şekilde, uzun zamandan beri sürdürülen çalışmalar vardır. Bunlardan biri "Kürtçülük" kışkırtmalarıdır. Bunun yanında başka kışkırtmalar da vardır. Yalnız Kürtçülüğe takılıp kalmamalıyız. Memleketimizi paramparça etmek, Kürtçülük kışkırtmasıyla beraber, başka kışkırtmalar da vardır. Bugün Anadolu topraklarında yaşayan insanlarımızın hepsi Türk oğlu Türk'tür. Hepsi Türk milletinin öz evlatlarıdır. Bu durum Orhun kitabelerinde de "Kürt Kabilesi" olarak geçmektedir. Yani bunların aslında Turanlı olduğu Orhun kitabeleriyle sabittir. (Bizim Ocak, Mart 1988 ) Kürt ile Türk'ü birbirinden ayırarak ortaya sorun çıkaranlar , Kürtlere özerklik gibi , federasyon gibi saçmalıklarla ortaya çıkanlara ise Başbuğumuz şu cevabı veriyor. ''Bazi siyasi parti liderlerinin Kürtçe eğitimi serbest bırakmak, federasyon ya da eyalet sistemi getirmek gibi öneriler sunduklarını kaydeden Türkeş, şunları söyledi : "Türkiye üniter bir devlet olarak kurulmuştur. Yani merkezi bir yönetim sistemi vardır. Türkiye'de federasyon ya da eyalet sistemini tartışmaya açmak, Türkiye'yi bölünmeye götürür. Türkiye'nin üniter yapısı tartışılamaz" Türkeş, tarihte Kürtçe diye bir dil bulunmadığını da öne sürerek şunları söyledi: "Refah partisi Genel Başkanı Erbakan, partisinin son genel kongresinde iktidara gelmeleri halinde Kürtçe eğitimi serbest bırakacaklarını söyledi. Kürtçe diye bir dil yok ki bu dili serbest bırakırsınız" ( Mart 1994, Kayseri) Bu güne kadar hep MHP'li olanları, hatta eskiden MÇP iken dahi , bu gün ben bir Türk Milliyetçisiyim diyen herkesi birer Kürt düşmanı gibi lanse etmekten çekinmiyorlar. Bakınız bu konuda ise '' MÇP aleyhinde bazı çevrelerde bazı kendisini bilmez gazeteler ve yazarlar" MÇP Kürt düşmanlığına soyundu" şeklinde ifadelere yer verdiler. Asıl Kürt düşmanı, çoluk çocuk demeden katleden PKK'lılar değil midir? Ermenistan hayali peşinde Güneydoğu'lu insanlarımıza çile çektiren, üç - beş Ermeni fanatiğinin yönettiği PKK'dan daha büyük Kürt düşmanı olabilir mi? Biz, Kürt düşmanı değiliz, biz ayrılıktan değil, birlikten yanayız. Hiçbir zaman bir Türk - Kürt ayrımcılığı yapmadık, yapmıyoruz. Güneydoğulu insanlarımızın yanındayız, adına Kürt denilen insanlarımızı kendimizden ayrı görmüyoruz. Ama biz Kürtçülüğe, bölücülüğe karşıyız. PKK'nın gerçekleştirdiği terörle Kürt kardeşlerimize de büyük kötülük yaptığı inancındayız. ''(Ekim 1992- TBMM Basın Toplantısı) diyordu Başbuğumuz... Doğuda ve güneydoğu'da yaşayan kürtlerin ağzıyla konuşuyormuş gibi , onların emellerini gerçekleştirme arzusunu taşıyormuş gibi görünen pkk'nın yalnız ca Türklere değil kendi haklarını savunduklarını iddaa ettikleri kürtlere dahi kötülükleri dokunmuş bizim kadar onlarında canlarını yakmışlardır.
8 Aralık 2011 Perşembe
Kürt Açılımına Başbuğ Bakışı...
Hükümetin Kürt açılımı isimli safsatası ile her gün gündemimiz meşgul edilmektedir.Öyle bir hava oluşturuldu ki sanki Kürt açılımı denince tüm dertlerimiz bitiyor, sanki bu soruna Kürt adını verince herkes muradına eriyor.Bakınız Kürt açılımı adıyla duyurulan ama aslında olmayan bir sorunu varmış gibi göstererek yada sorunu saptırarak ülkemizi,birliğimizi ve bütünlüğümüzü bölmeye çalışıyorlar.Bizleri ayrıştırma çabalarında bulunanlara cennet mekan Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in sanki bu gün kürt açılımı safsatasına verdiği cevaplar gibi görünen şu açıklamalarını okumalarını tavsiye ediyorum.
Kürt açılımının orkestra şefi olarak nitelendirilen Abdullah Gül temel şartın silah bırakma olduğunu söyledi. Karşındaki bir avuç çapulcuya elinde silah var, elinde cephane var diye cesaret verici tırsmış, pısmış imajını gösterirsen onlarda sana dişlerini gösterir , havladıkça havlarlar. Sorunun adını Kürt koyarak Kürtleri Türklerden ayıran bir anlayışa büründüler. Oysa Başbuğumuz ''Kürtler bu milletin öz evlatlarıdır'' '' Kürtler ne kadar Türk ise bizler de o kadar kürdüz , bizler ne Türksek onlarda o kadar Türk'tür'' ''Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşayan vatandaşlara, "Türk oğlu Türk'tür" diyen Türkeş, "Kürtlerin hakkını Ermeni Apo mu koruyacak?" diyerek yol haritası tartışmalarına ve bebek katilinin muhatap alınmasını isteyenlere de yanıt veriyor.'' Her konuşmasında Türkiye'nin milli birlik ve bütünlüğüne vurgu yapan Alparslan Türkeş, PKK konusunda söyledikleriyle bugün yapılması düşünülen açılımlara da şu yanıtları veriyor: Hepsi Türk oğlu Türk BugÜne kadar sistemli ve ilmi şekilde, uzun zamandan beri sürdürülen çalışmalar vardır. Bunlardan biri "Kürtçülük" kışkırtmalarıdır. Bunun yanında başka kışkırtmalar da vardır. Yalnız Kürtçülüğe takılıp kalmamalıyız. Memleketimizi paramparça etmek, Kürtçülük kışkırtmasıyla beraber, başka kışkırtmalar da vardır. Bugün Anadolu topraklarında yaşayan insanlarımızın hepsi Türk oğlu Türk'tür. Hepsi Türk milletinin öz evlatlarıdır. Bu durum Orhun kitabelerinde de "Kürt Kabilesi" olarak geçmektedir. Yani bunların aslında Turanlı olduğu Orhun kitabeleriyle sabittir. (Bizim Ocak, Mart 1988 ) Kürt ile Türk'ü birbirinden ayırarak ortaya sorun çıkaranlar , Kürtlere özerklik gibi , federasyon gibi saçmalıklarla ortaya çıkanlara ise Başbuğumuz şu cevabı veriyor. ''Bazi siyasi parti liderlerinin Kürtçe eğitimi serbest bırakmak, federasyon ya da eyalet sistemi getirmek gibi öneriler sunduklarını kaydeden Türkeş, şunları söyledi : "Türkiye üniter bir devlet olarak kurulmuştur. Yani merkezi bir yönetim sistemi vardır. Türkiye'de federasyon ya da eyalet sistemini tartışmaya açmak, Türkiye'yi bölünmeye götürür. Türkiye'nin üniter yapısı tartışılamaz" Türkeş, tarihte Kürtçe diye bir dil bulunmadığını da öne sürerek şunları söyledi: "Refah partisi Genel Başkanı Erbakan, partisinin son genel kongresinde iktidara gelmeleri halinde Kürtçe eğitimi serbest bırakacaklarını söyledi. Kürtçe diye bir dil yok ki bu dili serbest bırakırsınız" ( Mart 1994, Kayseri) Bu güne kadar hep MHP'li olanları, hatta eskiden MÇP iken dahi , bu gün ben bir Türk Milliyetçisiyim diyen herkesi birer Kürt düşmanı gibi lanse etmekten çekinmiyorlar. Bakınız bu konuda ise '' MÇP aleyhinde bazı çevrelerde bazı kendisini bilmez gazeteler ve yazarlar" MÇP Kürt düşmanlığına soyundu" şeklinde ifadelere yer verdiler. Asıl Kürt düşmanı, çoluk çocuk demeden katleden PKK'lılar değil midir? Ermenistan hayali peşinde Güneydoğu'lu insanlarımıza çile çektiren, üç - beş Ermeni fanatiğinin yönettiği PKK'dan daha büyük Kürt düşmanı olabilir mi? Biz, Kürt düşmanı değiliz, biz ayrılıktan değil, birlikten yanayız. Hiçbir zaman bir Türk - Kürt ayrımcılığı yapmadık, yapmıyoruz. Güneydoğulu insanlarımızın yanındayız, adına Kürt denilen insanlarımızı kendimizden ayrı görmüyoruz. Ama biz Kürtçülüğe, bölücülüğe karşıyız. PKK'nın gerçekleştirdiği terörle Kürt kardeşlerimize de büyük kötülük yaptığı inancındayız. ''(Ekim 1992- TBMM Basın Toplantısı) diyordu Başbuğumuz... Doğuda ve güneydoğu'da yaşayan kürtlerin ağzıyla konuşuyormuş gibi , onların emellerini gerçekleştirme arzusunu taşıyormuş gibi görünen pkk'nın yalnız ca Türklere değil kendi haklarını savunduklarını iddaa ettikleri kürtlere dahi kötülükleri dokunmuş bizim kadar onlarında canlarını yakmışlardır.
Kürt açılımının orkestra şefi olarak nitelendirilen Abdullah Gül temel şartın silah bırakma olduğunu söyledi. Karşındaki bir avuç çapulcuya elinde silah var, elinde cephane var diye cesaret verici tırsmış, pısmış imajını gösterirsen onlarda sana dişlerini gösterir , havladıkça havlarlar. Sorunun adını Kürt koyarak Kürtleri Türklerden ayıran bir anlayışa büründüler. Oysa Başbuğumuz ''Kürtler bu milletin öz evlatlarıdır'' '' Kürtler ne kadar Türk ise bizler de o kadar kürdüz , bizler ne Türksek onlarda o kadar Türk'tür'' ''Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşayan vatandaşlara, "Türk oğlu Türk'tür" diyen Türkeş, "Kürtlerin hakkını Ermeni Apo mu koruyacak?" diyerek yol haritası tartışmalarına ve bebek katilinin muhatap alınmasını isteyenlere de yanıt veriyor.'' Her konuşmasında Türkiye'nin milli birlik ve bütünlüğüne vurgu yapan Alparslan Türkeş, PKK konusunda söyledikleriyle bugün yapılması düşünülen açılımlara da şu yanıtları veriyor: Hepsi Türk oğlu Türk BugÜne kadar sistemli ve ilmi şekilde, uzun zamandan beri sürdürülen çalışmalar vardır. Bunlardan biri "Kürtçülük" kışkırtmalarıdır. Bunun yanında başka kışkırtmalar da vardır. Yalnız Kürtçülüğe takılıp kalmamalıyız. Memleketimizi paramparça etmek, Kürtçülük kışkırtmasıyla beraber, başka kışkırtmalar da vardır. Bugün Anadolu topraklarında yaşayan insanlarımızın hepsi Türk oğlu Türk'tür. Hepsi Türk milletinin öz evlatlarıdır. Bu durum Orhun kitabelerinde de "Kürt Kabilesi" olarak geçmektedir. Yani bunların aslında Turanlı olduğu Orhun kitabeleriyle sabittir. (Bizim Ocak, Mart 1988 ) Kürt ile Türk'ü birbirinden ayırarak ortaya sorun çıkaranlar , Kürtlere özerklik gibi , federasyon gibi saçmalıklarla ortaya çıkanlara ise Başbuğumuz şu cevabı veriyor. ''Bazi siyasi parti liderlerinin Kürtçe eğitimi serbest bırakmak, federasyon ya da eyalet sistemi getirmek gibi öneriler sunduklarını kaydeden Türkeş, şunları söyledi : "Türkiye üniter bir devlet olarak kurulmuştur. Yani merkezi bir yönetim sistemi vardır. Türkiye'de federasyon ya da eyalet sistemini tartışmaya açmak, Türkiye'yi bölünmeye götürür. Türkiye'nin üniter yapısı tartışılamaz" Türkeş, tarihte Kürtçe diye bir dil bulunmadığını da öne sürerek şunları söyledi: "Refah partisi Genel Başkanı Erbakan, partisinin son genel kongresinde iktidara gelmeleri halinde Kürtçe eğitimi serbest bırakacaklarını söyledi. Kürtçe diye bir dil yok ki bu dili serbest bırakırsınız" ( Mart 1994, Kayseri) Bu güne kadar hep MHP'li olanları, hatta eskiden MÇP iken dahi , bu gün ben bir Türk Milliyetçisiyim diyen herkesi birer Kürt düşmanı gibi lanse etmekten çekinmiyorlar. Bakınız bu konuda ise '' MÇP aleyhinde bazı çevrelerde bazı kendisini bilmez gazeteler ve yazarlar" MÇP Kürt düşmanlığına soyundu" şeklinde ifadelere yer verdiler. Asıl Kürt düşmanı, çoluk çocuk demeden katleden PKK'lılar değil midir? Ermenistan hayali peşinde Güneydoğu'lu insanlarımıza çile çektiren, üç - beş Ermeni fanatiğinin yönettiği PKK'dan daha büyük Kürt düşmanı olabilir mi? Biz, Kürt düşmanı değiliz, biz ayrılıktan değil, birlikten yanayız. Hiçbir zaman bir Türk - Kürt ayrımcılığı yapmadık, yapmıyoruz. Güneydoğulu insanlarımızın yanındayız, adına Kürt denilen insanlarımızı kendimizden ayrı görmüyoruz. Ama biz Kürtçülüğe, bölücülüğe karşıyız. PKK'nın gerçekleştirdiği terörle Kürt kardeşlerimize de büyük kötülük yaptığı inancındayız. ''(Ekim 1992- TBMM Basın Toplantısı) diyordu Başbuğumuz... Doğuda ve güneydoğu'da yaşayan kürtlerin ağzıyla konuşuyormuş gibi , onların emellerini gerçekleştirme arzusunu taşıyormuş gibi görünen pkk'nın yalnız ca Türklere değil kendi haklarını savunduklarını iddaa ettikleri kürtlere dahi kötülükleri dokunmuş bizim kadar onlarında canlarını yakmışlardır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder