8 Aralık 2011 Perşembe

Ülkücünün Ahlakı ve Öfkesi...

"Ülkücü ülkücünün öz kardeşidir!" diyen cennet mekân Başbuğumuz Alparslan Türkeş bu gün "ülkücünün ülkücüye ettiklerini" görse acep ne derdi? Yüzümüze tüküreceği kesin ama, kesin bir iki okkalı lafı da sokardı hepimize... Ülkücünün ahlâkını anlatan Seyyid Ahmet Arvasi hoca ne diyordu hatırlayalım ;  ''Türk-İslâm Ülkücüsü, İslâm'ın ahlâk ve faziletine göre yaşamak azim ve kararındadır. Bu Allah ve Resulünün sevdiği ve övdüğü ahlâka sahip olmak iradesini ifade eder.'' Ülkücü herşeyden önce ve evvel İslam ahlâkı üzerine yaşamalı ve tavırlarını , hareketlerini buna göre ayarlamalıdır. Alime sormuşlar ''ne biliyorsun?'' diye '' Haddimi!' demiş...
 
Haddini bilmeyen hatta haddini aşan ve kendisine "Ülkücüyüm" diyenlerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Artmasının sebeplerinden birisi hakikat ki; ocak kültürünün amacından saptırılması ve teşkilatçılık geleneğinin gerçek manada sağlanamamasından kaynaklıdır. Bir kere dahi ocak havası tenefüs etmemiş zatlar, bir kere dahi teşkilat silsilesine dahil olmamış muhteremler bir bakıyorsunuz en büyük ocakçı en büyük teşkilatçı modunda ahkâmlar kesebilmektedir. Hatta daha ileri gidip Necip Fazıl Üstad'ın ülkücülüğüne, Türk Mmilliyetçiliğine dil uzatarak "Necip Fazıl ülkücü ise ben ülkücü değilim'' diyebilme gafletinde bulunulabilmektedir...
 
Daha önceki makalelerimizi okuyanlar "gafil" kavramı üzerine ne düşündüğümüzü hatırlayacaklardır. Okumayan veya hatırlamayanlar gafil kavramı hakkındaki düşüncelerime burada bulunan makalemi okuyarak ulaşabilirler...
Ülkücü kişisel menfii duygular ile hareket edemez... "Önce vatan ve millet" diyecek, demek mecburiyetindedir. Bu kaygılarının bir gereğidir... Teşkilatçılık geleneğinde "görev alınmaz, görev verilir" ilkesi mevcuttur... Her ülkücü nefer, teşkilat içerisinde ocaktan aldığı örf,adet ve ahlâk terbiyesi ile her an göreve hazır ve nazır; hiç bir makama ve koltuğa tenezzül etmeyecek kadar da asildir! Kendisine verilen ya da verilecek her türlü görevi layıkıyla yerine getirmeye çalışır. Görev verilmemiş ise, görevli olan üstlerine ve amirlerine biat  ile katkı sağlar...
 
Bu düstur ile bu "sanal alemde" de olsa ocakta yer alamış, teşkilatçılık geleneğinden habersiz olan ama kendisini ülkücü olarak nitelendiripte ülkücülükten bir nebze nasiplenmemiş olana bir çift sözüm var... "Sen bu davaya zarar verirsin... Haddini bilirsen katkı sağlarsın... Haddini bilmez isen zarar verirsin... " Bu cümlelerimden hiç ocağa gitmemiş, hiç teşkilatta yer almamış  kişileri kastettiğim sanılmasın... Unutmayın ki bu durumun aksine ocak ve teşkilat görmemiş ama bu dava için çok şeyler başarmış bir çok can da mevcuttur... 
 
Ülkücü Ülkücünün öz kardeşidir... Etme kardeşim... Beni yaralama...Benlik duyguların ile hareket edip davamıza zarar verme... Etme... Ülkücünün sana gösterdiği sabrı da başkasından bekleme!...
 
Selametle...
 
05.09.2011
Vural Egemen SARIGÖZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder