8 Aralık 2011 Perşembe

Ruhumuzu ve Çıtamızı Kaybettik...

11 Kasım 2011 tarihinde Hırvatistan ile oynadığımız milli maç için herkesin büyük bir heyecan ve gururla ekran karşısına geçtiğinden eminim... Sevgi gösterileri ve övgü dolu sözlerle açtık maçın oynayacağı kanalı... Maçın ardından tepki dolu sözlerle televizyonu kapatıp yatağın yolunu tuttuk... 0-3  gibi net bir skorla bizi daha İstanbul'da eleyen rakibimiz Hırvatistan'ı daha önce defalarca devirdik. Peki bu defa devrilmemizin sebebi neydi? Adı üzerinde milli diye nitelendirdiğiniz bir olgunun , bir kavramın yada bir takımın başına yabancı bir lider getirirseniz milli dygularınızı yitirirsiniz. Yani şöyle düşüne bilirsiniz... Bir milli futbolcumuza ''haydi Aslanım'' demek var bir de ''let's lion'' demek var. İstediği kadar ingilizce bilsin , istediği kadar Hollandalı'nın dilinden anlasın ama sözlerinde milli bir ruh yok ise kazanmak mümkün değildir.
Hiddink'in kariyer olarak neler yaptığını hepimiz biliyoruz , kötü bir hoca değil , kötü bir teknik adam değil ama milli takımımızı çalıştıramaz. Çalıştıramadı da zaten... Kesin kararlarla milli takımımızın başında mutlaka Türk Teknik adam olmalıdır. Bakar mısınız Sayın Hiddink Türkleri duygusal olarak nitelendiriyor. Diyor ki ;''Benim sorumluluğum açık, sorumluluğun tamamını da alıyorum ama oyuncularımızın da planladığımız şeyleri hayata geçirmesi gerekiyordu. Türkiye'nin çok duygusal bir ülke olduğunu söylemiştim. Tepkileri buna bağlıyorum. Volkan’a yapılan protestoyu duymadım. Benimle ilgili protesto ise yine duygusallıkla ilgili. Bunla ilgili yorumum yok, problem de yok... Ben geleceğimin büyük kısmını yaşım itibariyle geride bıraktım. Şu anki duygularımız geride kalsın, sonra da zekice düşünelim.. Ben futbolcularımın onurlarıyla mücadele edeceklerine inanıyorum" dedi. Yahu bre Hollandalı , zaten sorumluluk sende bunu biliyoruz. Bırakta yenilgiyi hazmedemeyen , yenildiğinde kahrolan bir milletin evlatları da duygusal oluversin.   Akşamki oynanan maçta ne ruh vardı ne de kalitemizi gösteren oyuncularımız... Ekran başından Rıdvan Dilmen '' bizim milli takımımız bu değil , bu olmamalıdır'' derken içinin nasıl kanadığını görür gibiydim.2002'de dünya üçüncüsü olan milli takımımız ile şu an milli takımımız arasında kalite olarak çok fark olduğunu düşünmüyorum ama ruh olarak çok fark var. İsim vermek istemem ama tüm futbolcularımız sahaya giriş koridorunda kaybetmiştir.Şimdi bizim bu maçın rövanşında Hırvatistan'ı 4-0 gibi bir skorla yenmemiz lazım ki şamiyonaya katılabilelim.Adamlar11 kişi defans yapar yine de sana 4 gol attırmaz.Ancak milli takımımız bir sonraki rövanş maçına kadar toparlanır ve Türk milletinin tepskisini sevgiye dönüştürerek Hırvatistan'da skoru 3-0 yaparsa uzatmalarda Hırvatistan'ı elememek mümkün değildir. Gönlümüzden geçen , arzu ettiğimiz tablo budur. Stadta Futbolcularımıza küfür edilmesini tasvip etmiyorum ancak gösterilen tepkinin haklı olduğunu düşünüyorum. Milli takımımızı desteklemeye gelen onbinlerce taraftarımıza ayıp edildi. Maçı kaybedebilirsiniz ancak mücadele etmeden maç kaybederseniz trübünlerden tepki yağar... Yine de anlık öfke olduğu için bir sonraki maçta yine takımımıza gereken desteği gerek stadta gerekse ekranlarımızın başında vereceğiz.Artık olan oldu yapılacak şeyler bellidir.Türk Milli takımının başında Türk Teknik Direktör olmalıdır...Trübünlerden Teknik Heyeti istifaya çöağıran taraftarın Abdullah AVCI tezahüratını göz ardı etmemek gerekir. Vural Egemen Sarıgöz http://www.facebook.com/VuralEgemenSarigoz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder