8 Aralık 2011 Perşembe

Eren mi?,Sultan mı?,Evliya mı?,Padişah mı?

Yavuz Sultan Selim Mısır’ı fethetmek üzere sefer hazırlıklarını yapar orduyu düzenler ve yola koyulur.Celaletli Yavuz yola çıkmadan ordunun rütbelilerini toplar şunları söyler.Kıymetli ordumun kıymetli mensupları askerimize mukayet olunuz.Yol üzerinde karşımıza Allah’ın bir çok nimeti çıkacak ola ki gözleri takılır can çeker.Haram maldır izinsiz dalından kopralılan tek bir nimet olmasın vebalini ödeyemeyiz der.Ordu bu ahval ve iyi niyetle yoluna koyulur.Yolda Yavuz’un dilediği gibi olur o kadar üzüm bağlarından o kadar portakal bahçelerinden geçilmesine rağmen asker tek bir nimeti dalından koparmaz.Artık yerleşik hayatların olduğu yolları bitirmiş dünyanın en çetin en zorlu çöllerinden biri olan tin çölüne gelinmiştir.Çöle gireli daha 10 adım olmamıştır ki O kudretli padişah atından atlayıverir.Atının yularından tutar vaziyette yürümeye koyulmuştur.Arkada ki mevcut asker Türk askeridir İslami bir edeple Türk’ün örfü adeti ile yetişmiştir.Koca padişah atından inip yürümeye başlarda asker atında mı seyahat eder.Asker de atından inip Yavuz’un ardından yürümeye başlar.Bu yürüyüş durumu bir müddet sürer.Çöl şartları ağır olduğundan ötürü bir süre sonra asker susuzluk çekmeye yorulmaya başlar.
Yanlarında bulunan vezirlerden birine derler ki”padişahımız neden yürüyor.O yürüdüğü için bizde yürüyoruz.Sebebi ne ola ki” der. Vezir bu sözün ardından Heybetli Padişahın yanına sokulmaya niyet eder.Ancak Padişah  vezirin geldiğini hisseder ve ”gelme” der gibi elinin tersini gösterir.Vezir anlamıştır yanına sokulmamasını gerektiğini. Bir süre sonra artık asker susuzluktan yorgunluktan bitap düşer.Dudakları kurumuş yürekleri yanmıştır. Tekrar vezire doğru homurdanmalar başlar.”git konuş padişahımızla neden yürüyoruz.Bitap haldeyiz.Biz bu halde nasıl savaşırız.” Derler. Vezir tekrar padişaha sokulur.”Devletli Padişahım bir mazuratımız olacaktı” der. Yavuz kafasıyla söyle diye işaret eder.Vezir;”efendim asker yoruldu,susuzluktan bitap düştü,değil savaşacak adım atacak dermanları kalmadı.Siz atınıza binseniz de askerde atına binip kalan yolu dinlenerek gitsinler”der. O kudretli heybetli devlet koca padişah öyle bir gürler ki sesi yeri göğü inletmektedir. ”VEZİR VEZİR ÖNÜMDE ALLAHIN RESULU YAYAN GİDERKEN BEN NASIL ATA BİNERİM” der.İşte bu güzel durumu önce babamdan sonra da yıllanmış bir takvim yaprağının arkadasında okumuştum.Şunu demekten kendimi alamamıştım.Eren mi? Sultan mı? Evliya mı? Padişah mı? Diyorlar ki Amerika’da ve İsrail’de hala araştırmalar devam ediyormuş Osmanlı nasıl olmuşta 600 yıl dünyaya hükmetmiş. Önüne Allahın resulünü alıp sefere çıkan bir padişah yada o padişahın mensup olduğu devlet nasıl hükümran olmasın,nasıl hükmetmesin.Bu ne bilek gücü ne kılıç korkusudur.Bu iman dolu yüreklerin Allahın nizamını aleme yayma sevdasıdır. Milyon kere şükürler olsun Allah’a.Böyle bir ecdadın torunuyuz. Vural Egemen Sarıgöz Adana
Aralık 3, 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder